Page 53 - BİRLİK HABER-SEN BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI
P. 53

Genel Yetkili Sendika                                                                                                                                          Yetkili Konfederasyon

                                       BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI                                                                                                                         BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI


            kalan bir ülke aynı zamanda. Dolayısıyla, bütün bunları atlatabilmek için bu mekanizmaları işletmek gerekiyor.         öyle olmasaydı mesela, taraflar dinlenilmeden bu kanun çıkarılmış olsaydı Türkiye’de 37 tane sendika kapısına
            Evet  bir  araya  geliniyor,  işte  yakın  zamanda  Türkiye’de  İstihdam  Kurulu’nun  toplantısı  oldu.  Orada  da     kilit vurmak zorunda kalıyordu. Bu da onun önemini gösterdi. Yine bahsettik, 4688 sayılı Kamu Görevlileri
            çalışanlar,  sendika,  herkes  oradaydı  ama  bunları  sadece  toplantılarda  değil,  resmi  mekanizmalar  eliyle  de   Sendikaları  Kanunu’nun  21’inci  maddesinde,  Kamu  Personeli  Danışma  Kurulu,  KPDK  olarak  bildiğimiz
            yürütmek  gerekiyor.  Bazen  biz  bu  tür  çalışmalara  katıldığımızda,  özellikle  çok  zor  görünen  sorunların      kurulun  sosyal  diyalogun  geliştirilmesi,  Kamu  Personel  Mevzuatını  bir  kamu  yönetimi  uygulamalarını
            çözümlerinin aslında çok basit olduğunu, bu mekanizmaları kullandığınızda, çok daha kısa sürede daha iyi               değerlendirilmesi, yönetimin daha iyi işleyen bir yapıya kavuşturulması için ortak çalışmalar yürütülmesi,
            mesafeler alındığını hep görüyoruz. Bunları oluşturmak lazım; ancak sosyal diyalog mekanizmalarının iyi                kamu görevlilerinin yönetimine katılımının sağlanması, bunu kanundan okuyorum, kanun metni böyle bir
            işleyebilmesi için ülkelerin demokratik seviyelerinin, ülkedeki alışkanlıkların da ona uygun olması lazım. İşte,       görev veriyor ve kamu yönetiminin karşılaştığı sorunlara çözüm geliştirilmesi amacıyla her yıl Mart ve Kasım
            biz de hep böyle bir karşıtlık üzerinden, çatışmacı bir anlayışla siyaset de böyle yürütüldüğü için olmuyor.           aylarında toplanmaktadır diye  kanunun  21’inci maddesinde düzenleniyor.  Burada  da  tek  sorun  mutabakat
            Yani, şöyle bir anlayış var: “Eğer benim partimdensen yaptığın her yanlışı savunmak zorunda hissediyorum               zaptına  giren  maddelerin  uygulamada  bazen  problemler  yaşanmasıdır.  Onun  değişmesi  gerekir.  22’inci
            kendimi, değilsem; yaptığın her doğru da yanlıştır” diyen bir bakış açımız var. Bunu değiştirdiğimiz takdirde,         maddede  de  kamu  idari  kurulları  var.  Burada  da  kurum  düzeyinde  işte  TRT’de,  PTT’de,  Milli  Eğitim
            yani,  ülkenin  o  siyasi  iklimi,  demokratik  ikliminin  de  aynı  zamanda  sosyal  diyalog  mekanizmalarının        Bakanlığı’nda, DSİ’de, Karayollarında yani kurum düzeyinde. Kamu görevlilerin çalışma koşulları ve kanunun
            işlemesinde de önemli payı oluyor ve son yıllarda, demokratik çıta yükseldikçe bu mekanizmaların da devreye            kamu görevlilerine eşit uygulanması konusunda görüş bildirmek için yılda 2 kez toplanmaktadır diyor 22.
            girdiğini görüyoruz. Az önce birkaç örnekte söylediğim gibi, Türkiye’de birçok sorun bu mekanizmalar yoluyla           Madde. Bütün bunlar gördüğümüz gibi Türkiye’de sosyal diyalog mekanizmasının aslında yasalarında var
            aşıldı. Bugün adına taşeron dediğimiz sorun çözüldü ama belki PTT’deki arkadaşlar KİT olması nedeniyle “ne             olduğu ama yasada herhangi bir hükmün yazmasının tek başına yeterli olmadığını, bunun uygulamaya da
            olacak bizim durumumuz?” diye böyle birçok, yoğun soru geldiğini ve bu konuda çok soruya maruz kaldığınızı             geçmesi gerektiğini tekrar ifade etmiş olalım. Dünyada çalışanlar değişiyor, bunu görüyoruz. Endüstri ilişkileri
            biliyorum. Ben de öyleyim çünkü. Cumhurbaşkanı 5 Aralık’ta açıkladığında, ben TRT’de onu değerlendirmek                sistemi değişiyor. Ben özellikle 30 yıldan fazla çalışanlarla görüşünce, yani yetkililerle, yöneticilerle. Yani
            üzere canlı yayına çıkmıştım. Yani, ilk görünen olunca telefon numaramı bulan arıyor, “Hocam, ben kadro                eskiden biz başkaydık diyorlar. Tamam doğru ama zaman değişiyor. Şartlar değişiyor, insanların beklentileri
            alacak mıyım?” diyor. Kim olduğunu bilmiyorum, nerede çalıştığını bilmiyorum, dolayısıyla mutlaka size de              değişiyor. Teknoloji değişiyor, yani iş yapma biçimleri değişiyor. Mesela Türkiye’de daktilodan bilgisayara
            “Müdürüm, ben bir şey alacak mıyım?”, işte, “Ayşe Hanım, ben şunu yapacak mıyım?”, “Ne zaman kadro                     geçilince o dönem yapılmış çalışmalar var, müthiş bir direnç var. Yani daktilo kullananlarda işimiz elimizden
            verilecek?”, “Bizi neden göz ardı ediyorlar?” gibi sorular geliyordur.  Hatta bazen çok ilginç şeylerle karşılaştım;   gidecek. Sonra kullanmaya başlıyor bakıyor ki kolay bir şey. Yani kaydediyorsun, bir sonraki yazıda bir kaç
            adam  beni  telefonda  ”Kadro  benim  hakkım  değil  mi?”  diye  fırçalıyor.  Bana  diyor  ki  “Ben  şu  kurumda       yer değiştirerek daha fazla iş üretebiliyorsun. Bunu gördük. Bu sefer bundan vazgeçilmez hale dönülüyor.
            çalışıyorum.” Diyorum ki, henüz olmadı. Bu konuda tartışma var. “E bizim hakkımız değil mi kardeşim, nasıl             Türkiye’de her değişime bir anlamda önce direnç gösterilir, sonra uyum aşaması yaşanır. Bizde de endüstri
            kanun yapıyorsunuz?” diye fırçalayan arkadaşlar da olmuştu. Dolayısıyla, bakın, mekanizma da aslında, biraz            ilişkileri sistemi değişiyor. Kamu yönetimi de bu anlamda uzun yıllardır tartışılıyor. Ancak bu tartışmadan
            uzadı ama bu üçlü danışma kurullarında sürekli görüşülen bir şeydi. Mesela, toplu görüşme metinleri var.               çıkaracağımız  tek  sonuç;  memurların  iş  güvencesini  kaldırmak  olmamalı.  Bunu  ben  ilgili  diyalog
            İşçilerde  26’ncı  dönem  toplu  sözleşme  imzalanmıştı.  Memurların  dördüncü  dönemi,  aynı  döneme  denk            mekanizmalarında da söyledim. Genelde şöyle denir; efendim hiç çalışmayan danışmanlar. Yani 3 milyon 200
            geliyordu.  İki  dönemdir  taşeronların  kamuda  istihdam  edilmesine  ilişkin  çerçeve  protokolde  anlaşma           bin kamu çalışanı içerisinde bu nitelikte kaç tane adam var. 10 tane mi, 100 tane mi, 200 tane mi? Kaça tekabül
            hükümlerinden biriydi. Dolayısıyla hani, asıl iş-yardımcı iş tartışmaları vardı. Bütün bunların değişmesi, işte,       ediyor? Binde bilmem kaça bile tekabül etmiyor. Ama onlar üzerinden biz tutup bütün kamu çalışanlarını aynı
            üç yıllık sözleşme ve benzeri şeylerin değişmesi o tartışmaların içinde olduğum için biliyorum, tamamı bu              ölçüde değerlendirip işi oraya getirmek de doğru değil. Evet değiştirmemiz gereken noktalar olabilir. Ama
            diyalog mekanizmaları çerçevesinde olmuştu. O nedenle KİT’ler tartışılıyor. Ben bunu televizyonda da ilgili            bunu sadece çalışanın iş güvencesine indirgemenin de doğru olmadığını bildirmemiz lazım. Çünkü bazen
            yerlerde de söyledim. Yani, 40-50 bin insanı eğer kadroya almazsanız 900 bin insana verdiğiniz müjdeyi                 şöyle deniyor; efendim devir değişti, her şey değişti. Tamam değişti de yani niye devirin getirdiği örneğin
            gölgelemiş olursunuz. O nedenle, madem yapıldı bu, insanlara bunu ayrımsız bir şekilde vermenin doğru                  çalışanların,  dünyanın  her  yerinde  kendilerine  daha  fazla  sosyal  zaman  ayırmak  için  çalışma  süresinde
            olduğunu söyledik. Bunlar da işte Türkiye’nin o diyalog mekanizmasını sağlıklı işletirseniz, fakat sağlıklı            kısıtlamaya gidiliyor. Biz niye o örneği almıyoruz. Ya da çalışanlara örneğin bugün konuşuyoruz ikramiye, işte
            işletirseniz, özellikle söylüyorum çünkü sürekli eleştiren, sürekli çatışan bir yapıyı da temsil ederseniz diyalog     taşeronlar kamu işçisi olacak. İlaveten Hediye Kanunu var bizde 6772 sayılı kanun. Oradan kaynaklı 52 günlük
            mekanizmaları kapanır ve artık söylediğiniz doğrular da dikkate alınmaz. İşin en kötü tarafı da budur. Yani,           ücretleri var, bir de eğer sendikalılarla toplu sözleşmeden kaynaklanan 2 maaş tutarını ayrıca toplamda 4 maaş
            sürekli eleştiren biri olduğunuzda söylediğiniz doğrular bile artık dikkate alınmayacak hale gelir. Bu noktaya         tutarı da ikramiyesi var. Gelin bu da değişiyor. Kamu çalışanlarının hepsi için ayırmadan verelim. Bu şeye
            getirmemek gerekiyor. İşte ben bu başarılı örnekleri başka alanlarda da kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.           benziyor; şimdi biz 9 kardeşiz, annem ve babam, benim zihinsel engelli amcalarım var onlara bakıyorlar.
            Yine, İş Kanunu’nda var demiştim Üçlü Danışma Kurulu. 4857 sayılı İş Kanunu var, 114’üncü maddesinde                   Annem tabi biraz yoruluyor. Babama zaman zaman diyorum ki, baba Peygamber Efendimiz ev işlerinde eşine
            şöyle  düzenleniyor,  zihninizde  olsun  diye  bunları  ifade  ediyorum.  114’üncü  madde  çalışma  barışının  ve      yardım etmiş diyorum. Babam ne demek istiyorsun diyor. Bir şey demek istemiyorum. Sonra tabi anlıyor
            endüstri  ilişkilerinin  geliştirilmesinde  çalışma  hayatıyla  ilgili  mevzuat  çalışmalarının  ve  uygulamalarının   babam. Oğlum bak diyor, ben peygamber falan değilim, ona göre. Şimdi hacı babam işine gelince öyle oluyor,
            izlenmesi amacıyla hükümet ile işveren kamu görevlileri ve işçi sendikaları konfederasyonları arasında etkin           anneme yardıma gelince de ben peygamber değilim diyor. Çalışma hayatında da bu böyle. Evet modern şeyleri
            danışmayı sağlamak üzere üçlü temsile dayalı istişari maiyette bir danışma kurulu oluşturulur. Kurul, bazı             konuşalım ama çalışma şartlarında da ücret şartlarında da bu modern dünyanın getirdiği şartları eğer konuşursak
            kanunların çıkarılmasında ortak toplantılar yapıyor. Daha önce bahsettiğim 6331, 4857 değişmesi, 2012’de               bunun bir anlamı olabilir. Tekrar edelim, yani bütün her şeyi getirip çalışanın iş güvencesine dayandırmak
            eski 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Kanunu vardı. Bu değiştirilip 6356               kolay değil. Kaldı ki, yani memurların öyle sanıldığı gibi sonsuz bir iş güvencesi de yok yani. 657’de işten
            sayılı yasaya dönüştürüldü. Yine burada da bu diyalog mekanizması çalıştırıldı. Gerçekten orada da 14 defa             atılma şartlarında biliyorsunuz bir sürü maddeye göre insanlar işten atılabiliyor. Demek ki ne memurların
            toplandılar. Hatırlıyorsanız, bu, iş kurulu barajları vardı toplu sözleşme yapmak için. Yüzde 10 barajı, önce          sınırsız bir iş güvencesi var ne de iş güvencesi olmadığını düşünürüz. Çalışanların aslında iş güvenceleri var.
            yüzde 3’e sonra yüzde 1’e düştü. Bütün bu mekanizmalar, tüm bu tartışmalar yine burada gerçekleşti. Eğer               Bu kişinin kendine bağlı bir şey orada da bütün bunlar tartışılır. 2018’de kalkınma planları tartışılacak. Orada





        52                                                                                                                                                                                                                           53
   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58