Page 50 - BİRLİK HABER-SEN BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI
P. 50

Genel Yetkili Sendika                                                 Yetkili Konfederasyon

 BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI                                        BÜYÜK PTT ÇALIŞTAYI


 Tarkan Zengin:   arasında ya da sosyal ortaklar arasında uzlaşmayı esas alan bir sendikal anlayış ortaya çıktı. Bugün Türkiye’de
            de benim bildiğim, Birlik Haber Sen’in de aslında temsil ettiği sendikal anlayış, çatışmacı, sınıf esasına dayalı
            bir  sendikacılık  yerine;  uzlaşmaya  dayalı  sosyal  diyalog  sendikacılığı  dediğimiz  anlayışı  benimseyen  bir
            sendikacılık yürütüyor. Bugün, çalışma da aslında buna benziyor. Sosyal diyalog projeleri Türkiye’de bundan
            10  yıl  önce  bakanlığın  projeleriyle  sendikalara  verildiğinde  o  dönemde  sendikal  dünyada  bir  tartışma
            yaşanmıştı. Yani, bunları biz kabul etmiyoruz, reddediyoruz diyenler vardı. Bir de bu projelerde yer alan
            sendikalar vardı. Aslında tarih, gittiğimiz zaman, mekân bizi bu dediğim şeye zorunlu kılıyor. Yani, uzlaşmacı
            bir anlayışı temsil etmek hem çalışana hem çalıştırana hem de ülkeye kazandıran bir anlayışı temsil ediyor.
            Bundan tabi şunu anlamamak lazım; özellikle bu kavram tartışılırken teslimiyetçi bir anlayış mı ortaya çıkıyor
            diye iddia ediliyordu. Böyle bir şey yok. Yani, sendikalar elbette önce diyalog yoluyla sorunlarını çözmek
            isterler ama bunun dışında, eğer çözemiyorlarsa da hukuk yoluyla sorunlarını, yani başka mücadele araçlarıyla
            da çözebilirler. Bu anlamda dünyanın bugün bizi de getirdiği yer burası. Dediğim gibi, bizde de aslında yasal
            çerçevede çalışma meclisinde bütün tarafların olduğu bir ortamda Türkiye artık taraf değil, “sosyal ortaklık
            mekanizması kurulmalıdır” diyen bir dönemi yaşıyor. Burada özellikle sosyal diyalog kavramının temel anlamı
            nedir dediğimizde, tarafların ekonomik ve sosyal menfaatlerini içeren konularda, özellikle hükümet bazen
            işverendir. Kamu çalışanları açısından hükümet aynı zamanda işverendir. Çünkü ikili sosyal diyalogda bir
            işveren vardır, bir de çalışanlar vardır. Üçlü sosyal diyalog mekanizmalarında da hükümet vardır ama hükümet

 Birlik Haber-Sen’in çok kıymetli genel başkanı, genel başkan yardımcıları, kıymetli şube başkanları, PTT   aynı zamanda işveren olduğu için özellikle kamu çalışanları açısından sosyal diyalogda hem kamu otoritesini
 Genel Müdürlüğümüzün çok değerli yöneticileri, hanımefendiler, beyefendiler hepinizi saygıyla selamlıyorum.   temsil eder hem de işverenleri temsil eder. Burada sosyal diyalogda ortak menfaati içeren konularda hükümet,
 Biz hocalar kürsüde konuşmayı çok yapmadığımız için genelde ya oturarak ya ayakta konuşuyoruz. Böyle bir   işveren ve çalışan temsilcileri arasında gerçekleştirilen her türlü müzakere, danışma ve bilgi paylaşımını içeren
 temsil görevimiz olmadığı için de burada kürsüden konuşmak zorundayım. Biraz zor olduğunu biliyorum;   yöntemin adına deniyor. Yani, diyelim ki bir sorun var, yakın zamanda bunları gördük, 5-6 ay önce kıdem
 ancak bir şeyi de biliyorum ki: Hatibi konuşturan muhataptır. Muhataplarım, sizlerin yüzündeki bu tebessüm   tazminatı diye bir tartışma vardı hatırlıyor musunuz? Kıdem tazminatı tartışmaları sırasında İş Kanununa göre,
 oldukça biz konuşmaya devam ederiz. Ben sendikamızı tebrik ediyorum, kuruluşu tebrik ediyorum. Dünyada   işçileri ilgilendiren kanundan bahsediyorum, nitekim 4688’de de var. Burada sosyal diyalog mekanizmaları
 artık zaten bir şey gelişiyor, dikkat ederseniz burada sosyal diyalog ve sosyal ortak kavramı var. Bizde çalışma   var. Bunlardan bir tanesi Üçlü Danışma Kurulu’dur. Üçlü Danışma Kurulu, İş Kanunumuzda var. Taraflar,
 meclisleri toplanıyor. Normalde yasaya göre her yıl toplanması gerekiyor ama bu, bazen on yıl, bazen on beş   herhangi bir kanun çıkmadan önce çalışanları ilgilendiren herhangi bir şey çıkmadan önce burada tartışırlar.
 yıl sürüyor ama son yıllarda çalışma bakanı sürekli yapıyor. Bir çalışma meclisinin kararını biliyorum ben.   Üçlü  Danışma  Kurulu’nda  kıdem  tazminatı  tartışılmıştı.  Hatırlarsanız,  kanun  çıkacak,  fon  kurulacak  eli
 Eskiden  çalışan  ve  çalıştıranlar  ya  da  çalışan  ve  işverenler  sosyal  taraf  olarak  tanımlanırken  o  çalışma   kulağında deniyordu ama bir anda gündemden çıktı. Çünkü sosyal taraflar, sosyal ortaklar arasında uzlaşma
 meclisinde sosyal ortak olarak tanımlanmıştı. Yani, iş yerleri varsa çalışanlar da var;  iş yerlerinde pasta büyürse   yoktu. Bu nedenle, işte bu aslında Türkiye’de sosyal diyalog mekanizmalarının ne kadar önemli olduğunu,
 çalışanlar da bu pastadan payını alabilirler. Dolayısıyla amacımızın, hedefimizin ortaklaştığı bir dünyaya doğru   işletildiğinde ne kadar anlamlı olduğunu göstermekteydi. Yine, 2012 yılında, hepinizin bildiği 6331 sayılı İş
 gidiyoruz ve bu tür çalışmalar da bizi bir araya getiren, sorunlarımızı konuştuğumuz, bazen aramızda olan   Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkmıştı. Bu kanun çıkmadan Üçlü Danışma Kurulu’nda tam yedi defa ele alındı.
 önyargıları kaldırdığımız mekanizmalar olarak buraları görmek gerekiyor ve bu nedenle ben hem çalışanları   Yani tarafların ortak katkılarıyla, ortak paylaşımlarıyla çıktı. Bu kanun da bugün tarafların ortak çalışmaları
 temsil eden sendikamızı hem de işverenleri temsilen kurumumuzun yetkililerini bu çalışma nedeniyle tebrik   sonucuyla  çıkmasından  dolayı,  Avrupa  Birliği’nde  de  takdir  gören  bir  kanun.  Türkiye’nin  bu  kanunun
 ediyorum. Çalışan ve çalıştıran ilişkisi ya da emek ve sermaye ilişkisi insanlık tarihi kadar eski bir kavram.   Avrupa’dan, birçok ülkeden daha önemli haklar vermesi takdir ediliyor. Dolayısıyla tarafların olması, ortakların
 Yani, insanlık var olduğu sürece emek vardı, bir de emeği çalıştıran işvereni vardı. Bugün modern anlamda   olması, sorunları daha kolay çözüyor. İşte bu diyalog mekanizmalarını da artırmak gerekiyor. 4688’de yılda iki
 bunu söylesek de geçmişten itibaren insanlık tarihi kadar eski bir mücadeleden bahsediyoruz aslında. Şunu da   defa toplanan kurum idare kurulları var ve kamu personel danışma kurulları var. Bunları işlevsel hale getirmek
 biliyoruz ki, dünyada hiçbir işveren gönüllü olarak elindeki yetkileri bir başkasına devretmek istemez. Yine,   lazım. Eğer uygulamada problem yaşıyorsak bunların bir anlamı yok demektir. Avrupa ile bizi ayıran temel
 çalışanlar da sendikal mücadele dediğimiz mücadele,  uzun yıllar devam eden modern anlamda İngiltere’de   faktörlerden biri bu. Benim gördüğüm, işçilerin sosyal diyalog mekanizmaları, yasaya dayalı olduğu için biraz
 buharın makineyle buluşması sonucu ortaya çıkan bir sistemin sonucunda bu günlere geldi. Türkiye,  Batı’daki   daha kolay uygulanıyor. Memurlarda istişari organ niteliğinde sayıldığı için bazen oradan çıkan, alınan kararın
 gelişmeleri, özellikle çalışma hayatına ilişkin gelişmeleri 20-25 yıl sonradan takip ediyordu. Dünya küreselleşti,   başka  mekanizmalardan  onaydan  geçmesi  gerekiyor.  Bunun  değişmesi  lazım.  Bu  değiştiği  takdirde  ben
 küçüldü. Artık 10 sene geriden takip ediyoruz. Bazı gelişmeleri de anında uygulayan bir ülke olduk. Şimdi   inanıyorum ki, Türkiye’de çalışanların yaşadığı birçok sorunu da çözmüş oluruz. Aslında bizi bu noktaya
 burada da özellikle sosyal diyalog kavramı 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gelişti. 70’li yıllarda meşhur petrol   getiren süreci az önce söyledim: Avrupa’da uzun yıllar tecrübe edilmiş, tartışılmış, yaşanmış sorunlar vardı ve
 bunalımı sırasında ortaya çıkan kavramlardan bir tanesiydi. Bizde ise özellikle son 15 yıldır tartıştığımız bir   bu sorunlara çözüm bulabilmek için getirilmiş mekanizmalardan bir tanesidir. İngiltere’de bir maden ocağı
 konu. Yani, 90’lardan itibaren tartıştığımız temel konulardan bir tanesi. Burada da özellikle sendikaların belli   varmış. Bu maden ocağının en önemli sorunu, sürekli iş kazaları yaşanmasıymış. Tabi, müdür değişiyor mesela,
 anlayışları vardır. Bunlardan bir tanesi de çatışmacı sendikacılıktır. Yani, şartlar ne olursa olsun, son tahlilde   sorun  çözülmüyor,  yine  de  kazalar  yaşanıyormuş.  Üretim  müdürünü  değiştiriyorlarmış,  sorun  yine
 çatışmayı öne alan bir sendikal anlayış vardı. Günümüzde bu çatışmacı sendikal anlayış yerine, sosyal taraflar   çözülmüyormuş. Yönetimin  tamamını  değiştiriyorlarmış,  sorun  yine  çözülmüyormuş.  Kanunlar  değişiyor,
            yönetmelikler değişiyor, az önce İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda söyledim ya, yasayı değiştirmek tek






 48                                                                                                           49
   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55