YALÇIN: DÜNYA MÜSLÜMANLARIN VAHDETİNE MUHTAÇ
Hz. Muhammed (sav) 1445. Yaşında Programı Yapıldı
Memur-Sen Ankara İl Temsilciliği tarafından organize edilen, “Hz. Muhammed (sav) 1445. Yaşında” programı yoğun katılımla M.E.B Şura salonunda yapıldı. Programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Ankara Milli Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, Birlik Haber-Sen Genel Başkanı Ömer Budak, Memur-Sen Ankara İl Temsilcisi Mustafa Kır, üyeler ve çok sayıda davetli katıldı. Programda, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, solunu dolduran kalabalığa hitap etti.
Yalçın, “Kendisinden önceki bütün peygamberlerde olduğu gibi, Hatem-ül Enbiya Hazret-i Muhammed (SAV) de ‘‘Risalet’’ denen kutsal elçilik görevi için bizzat Cenab-ı Hakk tarafından yetiştirilmiş ve hazırlanmıştır. O’nun, elçiliğinin, eserlerinin ve etkinliğinin etrafında efsane ve hayallerle örülmüş, uydurmalarla gerçeğinden kopartılmış mitoloji yoktur. Çünkü O, Kur’an diliyle “Allah’ın ve meleklerinin selam ve salât eylediği” zattır. Başka insanların hiçbir övgüsü bu gerçeğin yanında anlam ifade etmez. Evet, bir insanlık önderinin, tevazu ve merhamet abidesinin, adalet iradesinin ve hepsinden öte Kadir-i Mutlak olan Allah’ın Habibi’nin ümmetiyiz. Güzel Ahlakı tamamlamak üzere gönderilen Peygamberin seveni olmak, sadece güzel ahlakı icrayı değil, güzel ahlakı bütün insanlık ve dünya üzerinde inşaya ter akıtmayı da gerektirir” diye konuştu.
GÜZEL AHLAKI HAKİM KILMALIYIZ
“Peygamber Efendimiz de; ‘nefsanî sıfatlar’ olarak tanımladığımız; şehvet, hırs, kin, kibir, riya, gadap, şöhret, hased, nefret, buğz ve ucub gibi kaba ve çirkin hal ve davranışlar hiç görülmemiştir” diyen Yalçın, “Bu zirve hasletleri taşıyan, yaşayan ve insanlık zemininde yaymak için emek harcayan Peygamberin ümmeti olmanın ödülü kadar bedeli de vardır. Bu bedel, onun tamamlamak için görevlendirildiği güzel ahlakı önce kendimizde sonra bütün insanlık neslinde hâkim kılma mücadelesi vermektir” ifadelerini kullandı.
MÜSLÜMANLAR SORUMLULUK ALMALI
Dünya ve insanlığın, özellikle son üç yüz yıldır, peygambersiz, kutsalsız, kitapsız bir felsefenin müntesipleri tarafından işgal edilmek istendiğini vurgulayan Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İnsanları katletmekle, şehirleri yıkmakla, zulmü küreselleştirmekle kalmıyor; havamızı ve suyumuzu, ormanlarımızı ve denizlerimizi, çöllerimizi ve dağlarımızı, ovalarımızı ve ırmaklarımızı da katlediyor, kirletiyor, yok ediyor! Rabbimizin ifadesiyle; karada ve denizde fesat çıkarıyorlar. Bu küresel fesadı bitirmek için insanlığın İslam’a, insanların ise Muhammed-i idrak ve bilince sahip Müslümanların sorumluluk almasına ihtiyacı var. Müslümanların silkinişini, dirilişini engellemek için her türlü ifrit planı uyguluyorlar. Şeytani bilinçlerinin karşısına dikilen Muhammedi bilinç ve tavrın, kendilerini sürüklediği yok oluş çizgisine doğru hızla ilerliyorlar. Peygamberimiz müjdeyi veriyor: “Küfür devam eder, zulüm devam etmez.”Zulümleri bitecek inşallah.Kimin eli ile yıkılacak.? Bu soruya verilecek cevap önemli. Tıpkı, Allah’ın evi Kabe’deki putları yıkarak, Asr-ı Saadet Düzenini, adalet ve huzur sistemini kuran, yöneten Resul-u Ekrem gibi. Mevcut dünya düzeni de ümmetin eliyle, iradesiyle yıkılırsa yerine adil bir düzen kurulur. Batının, medeniyet coğrafyamızda inşa ettiği ulus devletlerin durumu ortada. Çünkü doğası gereği, ulus devletler komşuluğu bitirir. Kardeşliği bozar. Çünkü ulusal çıkar kavramı öldürücüdür. Biz birbirimizi öldürelim ve onlar kasalarını doldursunlar diye kuruldu bu ulus devletler. Osmanlı’yı yıktılar sadece Araplara 22 devlet kurdurdular. Şimdi bazı Kürt milliyetçileri diyorlar ya, Arapların 22 devleti var bizim niye yok diye? Bilmiyorlar ki Araplara kurdurdukları 22 devlet demek, Arapları 22’ye bölmek demek! Kardeşlerin 22 düşmana ve sonuçta 22 kolay lokmaya dönüşmesi demek! Bugün dünyada hakim sistemlerin üzerine kurulduğu; ‘Faiz, Tüketim İsrafı, Haksız Savaş’ unsurlarından oluşturulan Bermuda Şeytan Üçgeninde gemilerimizi batırmaktan kurtulmalıyız. Çünkü bu üç unsurun üçü de inancımız tarafından reddediliyor. Sömürge stratejisinin sacayağını oluşturan bu üç unsura esaslı itirazı sadece İslam yaptığı için, bu itirazın fiili gereklerini Müslümanların yerine getirme potansiyeli bulunduğu için batılı sistemler, Müslümanların ayağa kalkmasını engelliyorlar. Orta Afrika Cumhuriyeti, Arakan, Patani, Doğu Türkistan,Afganistan, Filistin, Suriye, Irak, Mısır, Libya, Çeçenistan, Bangladeş ve nice İslam ülkesindeki savaşlar, baskılar, katliamlar, sürgünler, zindanlar, açlık ve terör; Müslümanların ayağa kalkmasını ve İslam’ın ilahi buyruklarının insanlığı ayağa kaldırmasını engelleme hedefinin bölümleri olarak sahneye konuluyor.”
DÜNYA MÜSLÜMANLARIN VAHDETİNE MUHTAÇ
Dünya'nın Müslümanların vahdetine muhtaç olduğunun altını çizen Yalçın, “Müslümanlar vahdeti yani birlikte hareket edebilmeyi başarabilirlerse sadece İslam dünyası değil bütün bir dünya kurtulacak. Barış, özgürlük, insan hakları ve demokrasi batının kullandığı birer baskı aracı, birer aldatmaca, birer sihir! Firavunun sihirbazlarının yaptığı sihirler gibi. İşte bizim o sihirleri yok edecek, onların foyasını ortaya çıkaracak bir Asay-ı Musa’ya ihtiyacımız var. Ve o Asay-ı Musa vahdettir” dedi.
ARAMIZA GİRMELERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ
“Türkiye’nin ayağa kalkmasını ve İslam ülkelerine bir model oluşturmasını istemeyen küresel fesat sistemi bizi PKK belasıyla durdurmaya çalışıyorlar” diyen Yalçın, “Çünkü bu toprakların fıtratında İslam var. Anadolu, peygamberlerin ayaklarının izlerini taşıyor. Neredeyse her şehrimizde sahabeler yatıyor. Fitneciler bize ihtilaf ve iftirak diye fısıldadıkça, gökler bize ittifak ve ittihad diye haykırmaktadır. Onlar bizi ulus olun diye kışkırttıkça, O kutlu elçi çağlar ötesinden bizi ümmet olun diye uyarmaktadır. Ne zaman Resulullah’ın (sav) o kutlu mesajını göz ardı edip bir birimize düşsek, kitabımız bizi “Allah'a ve peygamberlerine itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize korku düşer ve devletiniz elden geçer.”şeklinde uyarmaktadır. Aramıza ne darbeciler girebilecek, ne Geziciler, ne paralelciler, ne de çukurcular. Onlar tefrikayı denedikçe biz daha çok kenetlendik. Küresel oyunlar sınırımıza dayandı. Küresel şebekenin tetikçileri çukurlar kazıp, geleceğimizi çalmaya kalkıyorlar. Bizleri bu oyunun içine çekip ümmetin son kalesini de çökerteceklerini sanıyorlar. Burası son mevzi, son tabya. Savunma hattını Suriye’de, Çeçenistan’da, Malezya’da, Açe’de, Güney Afrika’da, Tunus’ta, Doğu Türkistan’da, Bosna’da kurmamız lazım. Kadir-i Mutlak olan Allah, onların planlarını Müslümanların elleriyle başlarına geçiriyor. Sykes-Picot yüzüncü yılında çöktü. Ortadoğu’da o kutlu Resulün (sav)takipçileri planları alt üst ettiler. Amerika ve batı koalisyonu savaş için yüzlerce milyar dolar harcadıkları Irak’tan defolup gitmek zorunda kaldılar. İşte bütün batı dünyasını arkasına alan İsrail ayakta kalabilmek için daha fazla destek istiyor” şeklinde konuştu.
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Sisi de kurtaramayacak kendilerini biliyorlar. Kendi sorunlarımızı çözmek için NATO ve BM kapılarında beyhude beklemenin bir faydası olmadığını görüyoruz. İşte İslam ordusu kuruluyor. Daha bu ilk adım. Biz birazcık dik durmaya başladığımızda yeryüzünün ikliminin nasıl da değiştiğini görüyoruz. Mesela Mavi Marmara nasıl da İsrail’i titretti. Oysa Mavi Marmara ne son teknolojik silahlarla donatılmış bir savaş gemisiydi ne de içindekiler asker. Sivil basit bir yolcu gemisiydi. Ama en güçlü orduları dize getirecek bir şey vardı içinde: İman! Vahdetin Peygamberinin gölgesi vardı üzerinde.”
ÜMMET AYAĞA KALKINCA İŞGALLER BİTER
Ümmetin kurtuluş reçetesini, “Vahdet”, “İttifak” ve “İttihad” şeklinde açıklayan Yalçın, “Ümmet ayağa kalkarsa işgaller biter. Geleceğimizi çalmak için Nesilleri ifsad etmenin gayretindeler. Bunun yolu da gençlerin ifsadından geçiyor. Aile kurumunu hedef alıyorlar. İstiyorlar ki gençler evlenmesin, haz denizinin kirli dalgalarına kapılıp gitsinler. İşte görüyorsunuz, LGBTİ’yi bazı sendikalar ve dernekler eliyle liselere ortaokullara sokmaya çalışıyorlar. Gençleri uyuşturucu batağına düşürüyorlar. Biliyorsunuz, Hz. Peygamberin Ashabının yaş ortalaması 20-21 idi. Bunlar arasında valiler, ordu komutanları, elçiler var. Mesela Attâb b. Esîd Mekke’ye vali olarak atandığında 20 yaşındaydı. Mekke’de evini Müslümanlara açtığında Erkam B. Ebi'l-Erkam 17-18 yaşındaydı. Üsame B. Zeyd İslam ordularına komutan olarak atandığında 18 yaşındaydı. Değerli Gençler, İslam dünyasının ifsadı ve işgali karşısında ümmeti umudu sizlersiniz. O yaraları sizler saracaksınız. Ne ile! Bilgi ile İnanç ile Eylem ile! Bunun için İlim, İrfan ve Hikmet Yolunda Şuur’lu gençlik gerekiyor. Genç Memur-Sen’i bu yüzden önemsiyoruz” dedi.
Memur-Sen Ankara İl Temsilcisi Mustafa Kır ise yaptığı konuşmada, “İslam sadece asrısaadet dönemi ile sınırlı bir din değildir. O çağlar öncesine dayanan, çağlar ötesini kucaklayan kıyamete kadar insanlığın maddi, manevi sosyal hukuki tüm ihtiyaçlarına cevap verecek bir devlet sistemi ve bir hayat nizamıdır. İnsanlık Hz Muhammed’in sunduğu kurtuluş reçetesine uymadığı için mutsuz ve huzursuzdur. Kurtuluş İslam’da, huzur ve mutluluk ise Hz. Muhammed’e tabi olmaktadır” ifadelerini kullandı.