Memur-Sen 20 Yaşında
Memur-Sen 9 Haziran 1995’te “insanı ilgilendiren her şey beni ilgilendirir” şiarıyla başladığı örgütlü mücadelesinin bugün 20. Yılını kutlarken, 850 bine varan kamu emekçisinin temsilcisi ve toplumun umudu olmayı sürdürüyor.
Bugünlere kolay gelmedik, bilindiği gibi sendikalar, 18. Yüzyılın sonlarında ücretli çalışanların kendi çalışma koşullarını iyileştirmek ve sürdürmek amacıyla geliştirdikleri yeni bir örgütlenme biçimi olarak çalışma hayatında yer almıştır. O güne kadar devam eden ekonomik geleneğin akla aykırı bulduğu sendikacılık, uzun soluklu bir mücadelenin ardından temel insan haklarına dahil edildi.
Zaman içinde sendikalaşmanın gelişmiş ülkeler dışında, gelişmekte olan ülkeleri de kapsayacak biçimde yaygınlaştığı bir dünyada, ülkemizde devlet erki, milyonlarca kamu görevlisini ilgilendiren en temel konularda, tek taraflı kararlar almayı kendine bir hak olarak gördü. Bu durumda kamu görevlileri de ömürlerinin büyük bir bölümünü geçirdikleri çalışma hayatının “modern kölelik” düzeni biçiminde işletilmesine, razı olmak zorunda bırakıldı. Yasal olarak memurlara sendika yasağı öngören bir kuralın olmaması, kamu görevlilerinin sendikalaşması için yeterli olmamıştır. Fiili yasaklamalar, 1990’ların başına kadar devam etmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bu, açıkça yasaklayıcı kararın olmayışından hareketle 1982 sonrası raporlarında kamu görevlilerine sendika yasağa koyan ülkeler arasında Türkiye’ye yer vermemiştir. Türkiye kendi çalışanlarına güvenmeyen, “devleti, kendi vatandaşına karşı koruma” biçimiyle savunulan insan hakları ve sendikal hakları yasaklama ayıbından 1990’ların başından itibaren kurtulmaya başladığı bu dönemde, büyük dava adamı, şair, mütefekkir M. Akif İnan ve arkadaşları 1992’de Eğitim-Bir-Sen’i Kurarak Memur-Sen’in temellerini atmış oldu. Bem-Bir -Sen, Birlik Haber-Sen, Sağlık-Sen’le devam eden örgütlenme Diyanet-Sen, Büro Memur-Sen, Toç-Bir-Sen, Enerji -Bir-Sen, Bayındır- Memur-Sen, Ulaştırma Memur-Sen, Kültür-Memur-Sen’le birlikte bütün hizmet kollarını kapsayacak şekilde gerçekleşti.
Memur-Sen, güçlü sendikal örgütlenmelerin ardından konfederasyon olarak 9 Haziran 1995’te kuruldu. Kuruluşunda deklare ettiği, “Manevi değerlere saygıyı, hak ve hukuk kaidelerine bağlılığı temin, çalışma barışını tesis etmeyi, adil ücret sistemini getirip alın terini değerlendirmeyi, işveren bakanlıkların sorunlarının çözülmesi ile çalışma imkânı ve veriminin artırılması için her türlü gayreti sarf etmeyi ana gaye ittihaz etmiştir…” hedefler doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmüştür. 2001 yılında 4688 sayılı Kanununla yasal statü kazanıldığında 41.871 üyesi olan Memur-Sen, bugün 850 bine varan üyesiyle Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütüdür. Memur-sen başarısını, zaman içinde, üye sendikaların tamamının hizmet kollarında yetki almasıyla da taçlandırmıştır.
Memur-Sen mücadelesini “emek ve özgürlük” ekseni üzerine inşa ederek bugünlere gelmiştir. Çünkü tek parti ile başlayan, darbelerle tahkim edilen oligarşik vesayet düzeni, en başta özgürlüğümüzü elimizden alarak işe başlamıştı, emek dünyasını da salt kendi ideolojik ortaklarına özgü kılmaya çalışmışlardı. Bu yüzden Memur-Sen, darbeci zihniyeti temsil eden başörtüsü yasağı, katsayı ve kesintisiz eğitim yasaklarının ortadan kalkmasına öncülük etti. Bütün demokrasi karşıtı ceberut kurumların hayatımızdan çıkmasında büyük sorumluluklar aldı. Dışlayıcı, ötekileştirici, tek tipleştirici ideolojinin yıkıcı faaliyetlerinin sonucu olarak ortay çıkan tüm toplumsal sorunların tanımlanmasında ve çözüm arayışlarında sorumluluk almaktan kaçınmadı. Ülkemizin temel sorunlarına çözüm üretmede üzerine düşen sorumlulukları yerine getirirken Sendikacılığı “etkisiz bir danışma” konumuna indiren toplu görüşme düzeninden kamu işvereniyle eşit koşullarda pazarlık edebilmenin yolunu açan “toplu sözleşme” hakkına anayasal bir statü kazandırdı. Böylelikle ücret ve özlük hakları mücadelesini başka bir boyuta taşıdı.
Memur-Sen, bundan sonra da değer ve ilkelerinden ödün vermeden gerçekçi tespitler yaparak ve teklifler geliştirerek insan haklarına, evrensel hukuk ilkelerine, uluslararası sözleşmelere ve medeniyet değerlerimize bağlılıkla, değerlerimizi kurumsal kimliğimiz ile bütünleştirerek her platformda temsil etmeye devam edecektir. Başta kurucu genel başkanımız M. Akif inan olmak üzere Memur-Sen’in bugünlere gelmesinde, emeği geçen herkese teşekkürü borç biliyoruz.