ERDOĞAN: MEMUR-SEN OLMASAYDI, 28 ŞUBAT’I ÇOK DAHA AĞIR YAŞARDIK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memur Sendikaları Konfederasyonu'nun (MEMUR-SEN) kuruluşunun 20'nci yılı münasebetiyle düzenlediği "Millete Vefa Yolunda 20 Yıl" programına katıldı.
Programa Birlik Haber-Sen Genel Başkanı Ömer Budak, Genel Başkan Vekili Gürbüz İnaltekin, Genel Başkan Yardımcıları Mevlüt Burgaç, Cengiz Bekar, Ahmet Karagöz, Cüneyt Özban ve Muzaffer Bozkurt’un yanı sıra, çok sayıda Birlik Haber-Sen şube başkanı, üyeleri ve davetlileri katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onur konuğu olarak katıldığı programda, konfederasyonun eski genel başkanları, genel merkez yöneticileri, il temsilcileri de hazır bulundu.
"MERHUM AKİF İNAN'IN HAYALLERİ GERÇEKLEŞTİ"
Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı. Konuşmasına, 20 yıl boyunca, MEMUR-SEN çatısı altında memurlara, çalışanlara, ülkeye ve millete hizmet verenlere teşekkür eden, onların arasından vefat edenlere de rahmet dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sendikanın kurucusu şair ve düşünce adamı Mehmet Akif İnan'ın verdiği emeğe ve hizmete dikkat çekti ve şöyle dedi: "Merhum Akif İnan, 20 yıl önce, 1995 yılında MEMUR-SEN'i kurarken, aslında sadece bir memur sendikası kurmak gayesinde değildi. Zira tek başına sendikal mücadele, Akif İnan merhumun o ummanlar kadar geniş, o yeryüzünü kucaklayan, kuşatan gönlü için gerçekten mütevazı bir hedefti. Akif İnan, MEMUR-SEN'i kurarak, elbette, çalışanların, özellikle de memurların hak mücadelesini vermek istemişti. Ancak, öyle zannediyorum ki, asıl gayesi, emek mücadelesini, Hakk mücadelesini; bütün Türkiye'yi, bütün Orta Doğu'yu, İslam coğrafyasını, bütün dünyayı sarıp sarmalayacak bir vizyona ulaştırmaktı. Akif İnan, memurların haklarını savunurken, o, acısını her an yüreğinde hissettiği Kudüs'ün, Filistin'in, mazlum, mağdur tüm insanların da haklarını savunacak bir örgüt, bir sendika tahayyül ediyordu. Hamdolsun, onun hayalleri gerçekleşti."
Üye sayısı 850 binin üzerine çıkan ve 11 sendikayı içinde barındıran MEMUR-SEN'in, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer bugün buradaysak, eğer bugün, özgüven içinde, başımız dik, alnımız ak bir şekilde geleceğe umutla bakabiliyorsak, bunda, HAK-İŞ gibi, MEMUR-SEN gibi gönül hareketlerinin çok büyük payı vardır" dedi.
"HER ZAMAN ÖZGÜVENLİ OLUN, HER ZAMAN ÜMİTVAR OLUN"
Konuşmasında konfederasyon içinde yer alan GENÇ MEMUR-SEN'in üyelerine seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugünlerin kıymetini bilin; ama en önemlisi, bugünleri muhafaza etmek için, bu seviyeleri çok daha yukarıya taşımak için her zaman özgüvenli olun, her zaman ümitvar olun" tavsiyelerinde bulundu. Merhum Akif İnan'ın, yanındaki birkaç arkadaşıyla, yokluk içinde, tüm baskılara rağmen bu büyük örgütün temellerini attığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tavsiyelerini, "Eğer Akif İnan ve arkadaşlarının, yola çıkarken ki hissiyatını, bu gönül hareketinin temel felsefesini anlayamazsanız, Allah korusun, bu yolda takılıp düşersiniz. Siz, makam peşinde, mevki peşinde, rütbe, paye peşinde olmayacaksınız. İşte ancak o zaman ülkeye, millete, insanlığa ve elbette Merhum Akif İnan ve arkadaşlarına vefa borcunuzu ödemiş olursunuz" sözleri ile sürdürdü.
"BU TOPRAKLARIN ÇORAK OLMADIĞINI HEM TÜRKİYE'YE, HEM DÜNYAYA GÖSTERDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her anlamda bereketli topraklara sahip olduğunu; ancak on yıllarca zulüm ve baskı politikalarının izlenerek, bu topraklardan adam yetişmesin diye çaba sarf edildiğini ifade ederek devamında şunları söyledi: "Bize, yıllar boyunca sahte isimleri dayattılar. Bir takım isimleri öne sürdüler dediler ki, 'Münevver mi istiyorsunuz, mütefekkir, şair, yazar mı istiyorsunuz? İşte onlar bu isimlerdir' dediler. Bize, on yıllar boyunca, küfürbazları sanatçı diye yutturmak istediler. Bize, tek sesli, tek renkli, diktatörlerin karşısında el pençe divan duran medyayı, 'Gazete budur, televizyon budur' diye yutturmak istediler. Bize, bir takım örgütleri, 'Sivil budur, sivil örgütleri budur' diye dayatmak istediler. Bize, sahtekârları, şaklabanları, şarlatanları, insanların hem inançlarını, hem alın terlerini sömürenleri, 'din âlimi budur, hoca budur' diye yutturmak istediler. İşte biz, en başta bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların çorak olmadığını, bu toprakların tam tersine son derece bereketli olduğunu, hem Türkiye'ye, hem dünyaya gösterdik."
"RANTLARI ELDEN GİTTİĞİ İÇİN FERYAT EDİYORLAR"
Sadece belli bir kesim için değil, 78 milyonun her bir ferdi için özgürlükleri genişlettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu dayatmalara benzer bir dayatma içinde olmadıklarını, gerçek sanatçı yetişmesi, medyanın özgür ve çeşitli olması, fikirlerin özgürce üretilip ifade edilmesi için çaba verdiklerini, din mezhep ayrımı gözetmeden inanç özgürlüğünün önünü daha da açtıklarını aktardı ve devamında şunları söyledi: "İşte bundan rahatsız oldular. Saltanatları çöktü, tek adam rejimleri çöktü, dayatmaları çöktü ve işte ondan dolayı bugün çok rahatsızlar. Sanatçı, Yazar, Gazeteci, Din Âlimi denildiğinde, akla sadece bunlar geliyordu, toplumu bunlar ifsat ediyordu. Şimdi, bu bereketli topraklardan gerçek yazarlar, gerçek sanatçılar, sorumluluk sahibi din âlimleri yetişmeye başlayınca, altlarındaki zeminin kaydığını gördüler, rantın elden gittiğini gördüler ve onun için feryat ediyor, onun için saldırıyorlar."
"HEDEFLERİ BİZ DEĞİLİZ, BUNLARIN HEDEFİ MİLLETTİR"
PKK, DEAŞ, DHKPC, YPG'nin 'Yeni Türkiye'ye karşı ittifak halinde saldırdığını, bazı sivil toplum örgütlerinin saltanatları sarsıldığı ve dayatmaları boşa çıktığı için 'Yeni Türkiye'ye taarruz ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Eğer dikkatle bakarsanız, hepsinin aynı dili kullandığını, aynı üslubu kullandığını, aynı kaynaktan beslendiklerini görürsünüz. Bölücü terör örgütü, güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor; bu ülkenin bir siyasi partisinin, hem de Cumhuriyetle yaşıt olmakla, Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin Genel Başkanı çıkıp, 'PKK niye silah bıraksın?' diyebiliyor. Dikkat edin; Pensilvanya medyası ile PKK medyası, aynı dili kullanabiliyor. PKK ile DEAŞ, aynı istikamet doğrultusunda hareket edebiliyor. Neden? Bu kadar birbirine benzemez acaba neden bir araya geldiler? Çünkü hedefleri aynı; hepsinin de hedefi 'Yeni Türkiye'. Hepsinin de hedefi, güçlü, büyük, diklenmeden dik durabilen, Filistin mücadelesini yüreklice savunan, 'Dünya 5'ten büyüktür' diyebilen bir Türkiye. Sanmayın ki bunlar bana saldırıyor. Sanmayın ki bunlar benim aileme, arkadaşlarıma saldırıyor. Bunların hedefi biz değiliz; bunların hedefi Türkiye'dir, millettir; bunların hedefi millî iradedir."
"AYNI MERKEZDEN TALİMAT ALIP, İTTİFAK HALİNDE KONUŞUYORLAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da HİLTON arazisine el koyup orayı milyar dolarlık ranta çevirmek isteyenlerin, istedikleri olmayınca PKK ile aynı dili kullanıp teröre aleni destek verebildiğini, terörü meşrulaştırmak ve perdelemek için ellerinden geleni yapabildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunların meselesi memleket meselesi değil; bunlar, kendi rantlarını, kendi çıkarlarını düşünüyor ve bunun için de gerekirse PKK ile gerekirse DEAŞ ile iş birliği yapabiliyorlar" ifadelerini kullandı. "Her gün, gazete sayfalarından, ekranlarından, maalesef siyaset kürsülerinden, hiç utanmadan, hiç sıkılmadan, hiç hayâ etmeden yalan söyleyebiliyorlar" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu değerlendirmelere yer verdi: "Her gün, askerimize, polisimize kahpece kurşun sıkıyorlar; ertesi gün bakıyorsunuz, PKK medyası, Pensilvanya Medyası, Doğan Medyası, diğerleri ve maalesef siyasi partiler, çıkıp utanmadan, sıkılmadan, 'Bunu saray yaptı, bunu devlet yaptı' diyebiliyorlar. Aynı dili kullanıyorlar; çünkü aynı merkezden talimat alıp, ittifak halinde konuşuyorlar."
"TÜRKİYE'Yİ DEAŞ TERÖR ÖRGÜTÜNE DESTEK VEREN ÜLKE GİBİ GÖSTERECEK KADAR HAİNLER"
Bu yapıların İstanbul'un bir yerinde yurtdışından gelen bir kampanya yürütücüsünün yönetiminde bir araya gelerek, yalan söyleme ve bu yalanı sürdürmek için talimat aldıklarını ve bunu uyguladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlara göre sadece terör örgütü masum, onun dışında herkes suçlu… Bu ülkeyi, içerde ve dışarda, 'DEAŞ terör örgütüne destek veren ülke' gibi gösterecek kadar hainler, o kadar alçaklar, o kadar yalancılar" değerlendirmelerinde bulundu.
"SON NEFESİMİZE KADAR MÜCADELE VERECEĞİZ"
"Bizim edebimize güvenip, hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın" diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Biz yalan söylemeyiz, biz iftira üretmeyiz, biz, mahreme, aileye, kutsallara dil uzatmayız. Ama kusura bakmasınlar; bu edepsizliğe ve bu edepsizlere de meydanı bırakmayız. Biz, bu saldırıların, bu ittifakın, bu birbirine benzemezler korosunun, bizi değil, Türkiye'yi hedef aldığını görüyoruz ve buna karşı da son nefesimize kadar mücadele vereceğiz. Eğer meselenin, Recep Tayyip Erdoğan olduğunu zannedenler varsa, açık söylüyorum, çok büyük bir yanılgı içindeler. Hangi partiye oy verirlerse versinler. Hangi etnik kökenin mensubu olurlarsa olsunlar, Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Roman… Hangi mezhepten olurlarsa olsunlar… 78 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının şunu bilmesini istiyorum: Bunların meselesi Recep Tayyip Erdoğan değil; bunların meselesi Türkiye, bunların meselesi Yeni Türkiye, Güçlü Türkiye. İşte onun için uyanık olacağız. 78 milyon, bir olacağız, beraber olacağız, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de, yarın da, hep birlikte Türkiye olacağız."
"MİLLET 1 KASIM'DA SANDIK BAŞINA GİDEREK CEVABINI EN GÜZEL ŞEKİLDE VERECEK"
Milletin sözünü sandıkta sözünü sandıkta söylediğine ve 1 Kasım'da milletin önüne seçim sandığının geleceğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnanıyorum ki bu aziz millet, 1 Kasım'da sandığın başına gidecek, Türkiye düşmanlarına, millet düşmanlarına, terörün vesayetinde siyaset yapanlara, terörden medet umanlara, terörle kol kola gezenlere cevabını en güzel şekilde verecektir" dedi. Seçmenlere mutlaka sandığa gitmeleri yönünde çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni Türkiye yolunda, bu kritik seçimde, asla ve asla oy kullanmayı ihmal etmeyin. Demokrasiyi, millî iradeyi tehdit edenlere meydanı vermeyin, onlara fırsat tanımayın. Bu terör yandaşı medyaya, terörle aynı dili kullanan siyasete de asla ve asla prim vermeyin, onlara da itibar etmeyin" sözlerine yer verdi.
Konuşmasının sonunda, yeni Türkiye mücadelesini MEMUR-SEN ile birlikte vermekten her zaman büyük gurur ve memnuniyet duyduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını, MEMUR-SEN'e 20'nci yılının hayırlı ve mübarek olmasını dileyerek tamamladı.
Programın sonunda Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, içinde Mehmet Akif İnan'ın şiirlerinin bulunduğu Mescid-i Aksa işlemeli plaket hediye etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Memur-Sen eski Genel Başkanları, Ahmet Gündoğdu, Ahmet Aksu, Fatih Uğurlu, Zübeyir Yetik'e plaket takdim etti.