EMEĞİN KAHRAMANLARI MARAŞ'TA BULUŞTU
On binlerce kişinin katıldığı 1 Mayıs kutlamalarında halaylar çekildi, mehteran marşları ile alan coştu, 4 dilde yayınlanan bildiriyle ensar-muhacir kardeşliği, emek, dayanışma ve birlik mesajları verildi, talepler dile getirildi. Arapça ve Kürtçe bildirileri Suriyeli muhacirler okurken, Türkçe bildiriyi Azerbaycan vatandaşı Sariyya Tagiyeva okudu.
Meydanda atkılarla yapılan şov ise mitinge damgasını vurdu. Memur-Sen üyeleri tarafından açılan üzerinde “Hak”, “Adalet”, “Emek”, “Kardeşlik”, “Huzur”, “Alınteri”, “Özgürlük”, “Dayanışma”, “Eşitlik”, “Birlik”, “Saygın İş” ve “Merhamet” yazılı kırmızı-beyaz atkılarla kamu görevlileri görsel şov yaptı. Memur-Sen tarafından Twitter'da açılan “#EmeğinKahramanları” hashtagi TT listesini salladı.
ALAN SLOGANLARLA İNLEDİ
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Günay Kaya açılış, Memur-Sen Kahramanmaraş Temsilcisi Aziz Aydın ise selamlama konuşması yaptı. Alandan saatlerce “Memuruz haklıyız kazanacağız”, “İşte meydan işte 1 Mayıs”, “Mazlumların umudu zalimlerin korkusu”, “Hak emek özveri kutsaldır alınteri”, “Zalime karşı omuz omuza”, “Katil Esad zalim Putin” ve “Teröre hayır kardeşliğe evet” sloganları yükseldi.
MARAŞ’TAN YÜKSELEN SES: KAHROLSUN EMPERYALİZM
Okunan bildirilerin ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, kürsüye çıktı. Coşkulu alana hitap eden Yalçın, “Bugün buradan emperyalizme, emperyalistlere meydan okuyoruz. Terör örgütleri ve efendileri şunu bilin ki; Çağlardan çağlara, kuşaklardan kuşaklara süregelen kardeşliğimizle baş edemeyeceksiniz, yenileceksiniz, yok olacaksınız. Kapitalistler, tetikçiler, devlete paralel hat çekenler, hesap verecek, bedel ödeyeceksiniz. Sömürgeciler, kan emiciler, işgalciler, darbeciler, hep birlikte tarihin çöp sepetine gideceksiniz. Sesimize, sözümüze, güç katan; Emeği ile var olanlar, Memurlar, İşçiler, Emekliler, Emniyet Mensupları. Anadolu’mun gençleri, kadınları, esnafları, memleketimin çiftçisi, işsizi, yoksulu, ülkemin sanatçıları, sporcuları, gazetecileri, Güçlü Memur, Büyük Türkiye, Adil Dünya diye haykırdığımız 1 Mayısa, Müftülük meydanımıza hoş geldiniz” şeklinde konuştu.
Sözleri sıklıkla sloganlarla kesilen Yalçın, “Hep birlikte; Dünyayı, kartellerin, vahşilerin, zalimlerin, zorba yönetimlerin, sömürenlerin keyfine terk etmeyeceğiz” dedi.
“1 MİLYON MEHMET AKİF’LE ZİRVEDEN YENİ UFUKLARA YÜRÜYORUZ”
Yalçın, Memur-Sen’in, çağın erdemliler hareketi olduğunu, Memur-Sen’in, duruşuyla kamu görevlilerini koruyan kalesi olduğunu söyledi. Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Memur-Sen, sendikacılıkta zirvedir. Memur-Sen, milletle beraberdir. Millet iradesini koruma derdindedir. Bu soylu mücadelede; 1 Milyon Mehmet Akif’le, 1 Milyon Aliya’yla, 1 Milyon Nene Hatun’la, 1 Milyon Mıllış Nuri’yle zirveden yeni ufuklara yürüyoruz.”
KÜRESEL ÇETELER MİLLETİN DEMİR YUMRUĞUNU YİYECEK
“Bizi özümüzden, kökümüzden koparmak isteyenler var” diyen Yalçın, “Kirli, kanlı ve sinsi saldırılarla Türkiye’yi hedef alanlar var. Canımızı yakmanın, Anadolu’yu bölmenin, peşinde olanlar var. Soruyorum; Fırsat verecek miyiz? Göz yumacak mıyız? Seyirci kalacak mıyız? Elbette hayır, tabi ki hayır… Anaları evlatsız, çocukları yetim bırakanlara, milleti gözyaşına boğanlara, çukur terörüyle vahşet saçanlara hak ettikleri cevabı vereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Emeğimizi değersizleştirenlerin, ekmeğimizi gasp edenlerin kurduğu çarkı biz yerle bir ettik. Dinimize, inancımıza, başörtüye hakaret edenlerin, İmam-Hatipliye, meslek liseliye, milletin seçtiği başörtülü vekile Zulüm edenlerin hakkından biz geldik. Bugün benzer amaçları gerçekleştirmeye yeltenenler, tarihe üstelik yakın tarihe bir göz atsınlar. Bu milletin, şefkat tokadı tarihçesini bir daha okusunlar. Silahlarını teslim etmeyenler, Küresel şebekelerin tetikçiliği için sıraya girenler, Millete ihanet edenler; Kandildekiler, okyanus ötesindekiler, Suriye’deki iç savaştan beslenenler, Milletin demir yumruğunu yiyeceksiniz” dedi.
“1 MİLYAR 700 BİN İSLAM ALEMİNİ TEK KILMALIYIZ”
Konuşmasında terör örgütlerini de kınayan Yalçın, önemli mesajlar verdi. Yalçın, “Söz konusu olan Türkiye ise hiçbir kurum, hiçbir dernek, hiçbir parti, hiçbir cemaat kendi hesaplarını öne çıkaramaz. Çünkü Türkiye kazanırsa, mazlumlar kurtulacak. Türkiye kalkınırsa, insanlık kazanacak, adil bir dünya düzeni yeniden kurulacak. İnsanlık adaletle buluşacak, dünya barışla, huzur iklimiyle kucaklaşacak. Milletin geleceğine çukur kazan bölücüler de, devletin genetiğini ele geçirmeye çalışan paralel şebekeler de, bu ülkenin bu milletin yarınlarında olmayacak. Bizim medeniyetimizde DAEŞ’inyeri olamaz, olmayacak. Bizim idrak zeminimizde Boko Haram olamaz, olmayacak. Kardeşlik coğrafyasında, Anadolu’nun birlik mayasında PKK olamaz, olmayacak. PYD olmadı olamayacak. Bu toprakların kahramanlarının eliyle tarihten silinecekler. Biz hep buradaydık ve hep burada olacağız. Ümmetin ayağına dolanan, medeniyet coğrafyamızı zehirli sarmaşık gibi saran üç büyük fitne ateşini de el birliğiyle söndürmeliyiz. Mezhep fanatizmine düşmeden Mezhepçilik fitnesini bitirmeliyiz. Milli olmaktan vazgeçmeden Irkçılık fitnesini bitirmeliyiz. Ötekileştirme hatasına düşmeden terör fitnesini bitirmeliyiz. Birlik meşalesini hep birlikte yakmalı, 1 milyar 700 bin İslam alemini tek kılmalıyız” diye konuştu.
KUTU’L AMARE ZAFERİNDEKİ O RUHU KUŞANALIM
Onbinlere “Ümmetin Dirilişinin, İnsanlığın Zulme Direnişinin Öncüleri, bu şahlanışı, bu dirilişi hem başlatmak hem başarmak zorundayız” diye seslenen Yalçın, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Çünkü, Somali’de çocuklar, su ve ekmek bekliyor. Suriyeli yetimlere uzanacak el biziz. Filistinli mazlumları Siyonist işgalden kurtaracak güç biziz. El ele vereceğiz, güçlerimizi, gönüllerimizi birleştireceğiz. Kutu’l Amare Zaferindeki O Ruhu Kuşanırsak; Kardeşlerimiz Esed’in zulmünden kurtulacak. Putin’in ölüm uçaklarına Suriye semaları kapanacak. Siyonizmin hizmetçisi Mısır’ın darbecisi Sisi, Esmaları katledemeyecek. Ermenistan’ın Karabağ’daki işgali bitecek. Kendisini demokrasi beşiği sanan Batı’nın Suriyeli mazlumlara körlüğü, Filistin’in feryatlarına sağırlığı, kendisini vurmayan teröre duyarsızlığı son bulacak. Bunları başarırsak çok şeyi değiştiririz. Hazır mısın başarmaya? Kardeşlik coğrafyasını ayağa kaldırmaya var mısınız? Adaletin hakim olduğu yeni bir dünya kurmaya var mısınız? İnsanlığı vahşet baronlarından kurtarmaya var mısınız? Bu kararlı duruşunuz, sizlerden yükselen bu ses; Mazlum milletleri sömürenlerin, yok oluşunu müjdeliyor. Vahşet hazzıyla cinnet geçirenlerin, zulmederek kendinden geçenlerin yıkılışını haykırıyor.”
“UTAN BATI, UTAN BM, UTAN AB”
Konuşmasında BM ve AB’yi de kınayan Yalçın, “Kapitalistlerin, emperyalistlerin utanmasını bekleyemeyiz, sömürü baronlarının, silah tüccarlarının insanlaşmasını umarak zaman kaybedemeyiz. Her 5 saniyede bir çocuğun, yılda 18 milyon insanın beslenemediği için ölmesi ayıbına seyirci kalamayız. Emperyalizmin “Bana zenginlik, sana sefillik” diyen vicdansızlığını bitirmeliyiz. Dünyanın en zengin üç kişisinin serveti, 48 fakir ülkenin toplam servetinden fazla. Bir tarafta sürekli kazananlar, diğer tarafta açlıktan midesi kazınanlar. Bu nasıl bir adalet? An itibariyle dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam serveti, geri kalan yüzde 99’luk bölümün yani yaklaşık 7 milyar insanın birikiminden daha fazla. Lüks arabalarıyla su gibi benzin tüketmeyi marifet sayanlar ile temiz, bir bardak su içmeye hasret kalanlar aynı dünyada yaşıyor. Bu tabloların ressamları belli. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF ve daha nicesi. Bunlar kapitalist arsızların yardakçısı, Emperyalist hırsızların erketesi. Sömürüyü sadece seyrediyorlar. Sonra da “iyilik meleği” rolüyle sahaya çıkıyorlar. BM istatistik tutuyor, ölü sayıyor. Dünya Bankası ve IMF,aç kalanların değil, aç bırakanların risklerini hesaplıyor. Sömürüye dair yeni haritalar çiziliyor. Arsızlar ve hırsızlar şebekesi, dünyanın farklı coğrafyalarında cirit atıyor. Utan Batı, Utan BM, Utan AB” dedi.
“BİZİM ÇÖZÜMÜMÜZÜN MERKEZİ İNSAN, ADRESİ İSLAM’DIR”
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Biz, dünyayı sömürü gezegenine dönüştüren, küresel hırsızları zenginleştiren emperyalist taksimi bozmanın, nimet ve külfet taksimini adaletle yaptırmanın seferindeyiz. Milletle birlikte, insanlık için bu seferi sürdüreceğiz. Biz, çözümü kendi değerlerimizde arıyoruz. Bizim çözüm ortağımız millet ve ümmet, çözümde yol haritamız kadim medeniyettir. Bizim çözümümüzün merkezi insan, adresi İslam’dır. Bazılarının kıblesi Batı, Kandil, Moskova ya da Pensilvanya olabilir. Bizim ki, Kabe’dir. Ayağa kalkan bu milleti, hiçbir güç engelleyemez! Emperyalizmi ve kapitalizmi besleyen üç şey var: Faiz, İsraf ve Haksız Savaş. Bu üç şeye esaslı itirazı sadece İslam yapıyor. Batılı sistemler Müslümanların ayağa kalkmasını bu yüzden engelliyorlar. O nedenle Müslüman ağırlıklı coğrafyaların enerjisini savaşlarla yok etmeye çalışıyorlar. İşte Orta Afrika Cumhuriyeti, İşte Arakan, İşte Patani, Doğu Türkistan, Afganistan, Bir tarafta Filistin, Suriye, Irak, Bangladeş, diğer tarafta Mısır, Kırım, Libya ve Çeçenistan. Savaşlar, baskılar, katliamlar, darbeler, sürgünler, zindanlar, açlık ve terör.”
“FATİH'İN, SULTAN SELAHADDİN'İN TORUNLARI DÜNYADAN ZULMÜ SÖKÜP ATMALIYIZ”
Batının küresel vesayet sisteminin baş aktörünün NATO olduğunu vurgulayan Yalçın, NATO’yu şu şekilde eleştirdi: “Suriye’deki tavrına bakın. Esed’le savaşmak yerine DAEŞ bahanesiyle PYD’ye alan açıyor. Bir tek Suriyelinin hayatını kurtarmış değil. O halde; “Ne işiniz var orada!” Bir yanda tek başına üç milyon Suriyeliye kucak açan Türkiye. Diğer yanda tek bir Suriyeli almamak için kıvranıp duran Batı. Fatih'in, Sultan Selahaddin'in torunları olarak, sadece medeniyet havzamızdan değil, bütün dünyadan zulmü ve vahşeti söküp atmalıyız. Bunun için, Eğilmemeli, Elif gibi dimdik durmalıyız. Zalimlerin kanlı senaryolarını yırtıp atmalıyız.”
“YENİ ANAYASAYI YAZANA KADAR SAHADAN AYRILMAYACAĞIZ”
“Bütün bunları başarmak için; Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmalıyız” diyen Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Yeni Türkiye’nin yol haritasını birlikte yazmalıyız. Türkiye Anayasa Platformunu bu amaçla kurduk. Milleti forsalaştıran, devleti kutsallaştıran, vesayeti derinleştiren cuntacıların ferman anayasasından kurtulmak için var gücümüzle çalışacağız. İnsan onurunu dokunulmaz, bireyi özgür, devleti demokratik kılan yeni bir anayasayı hep birlikte yapacağız. Biz bunun için çalışırken vesayet rejiminin bekçileri, tetikçileri vesayete suni teneffüs yapma derdindeler. Sahayı onlara bırakmayacağız. Yeni Anayasayı yazana kadar sahadan ayrılmayacağız. İstikrarımızı bozmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Yeni, yerli ve milli nitelikte, evrensel ilkelere, insani değerlere dayalı toplumsal sözleşmeyi birlikte yazacağız. Toplu sözleşmede tarih yazan Memur-Sen’in birikimini, toplumsal sözleşmenin yazım sürecinde seferber edeceğiz” şeklinde konuştu.
“ONLARIN MASADAN ELİ BOŞ DÖNDÜĞÜNÜ İFŞA, TOPLU SÖZLEŞME MASASINDAN İSTEDİĞİNİ ALAN SENDİKACILIĞI İCRA ETTİK”
Toplu Sözleşme sürecini ise Yalçın şu şekilde değerlendirdi: “1 Milyona koşan Büyük Memur-Sen ailesinin neferleri, Memur-Sen ayağa kalkarken, Toplu Sözleşme masasına çakılıp kalan sendikacılar, Memur-Sen büyüdükçe ufalan sendikalar, Merak ediyorlar. Memur-Sen bu dönem hangi kazanımları elde edecek. Haklılar, 1 Mayıs meydanlarından dile getirdiğimiz talepleri, toplu sözleşme masasına taşıdığımız teklifleri kazanıma dönüştürdüğümüzün farkındalar. Onların masadan eli boş döndüğünü ifşa, toplu sözleşme masasından istediğini alan sendikacılığı icra ettik. Buna devam edeceğiz.”
MÜFTÜLÜK MEYDANINDAN TALEPLER YÜKSELDİ
Yalçın, Memur-Sen olarak taleplerini şu şekilde sıraladı: “Kahramanmaraş’ın Müftülük meydanından gelin hep birlikte taleplerimizi haykıralım; Biz, emeğe, alın terine değer verilmesini, Ekmeğimizin artmasını, Saygın iş ve saygın emek konusunda ülkemizin dünya liginde zirveye çıkmasını istiyoruz. Biz, insan onuruna yaraşır çalışma şartları talep ediyoruz. İş güvencesi kırmızıçizgimiz diyoruz, güvencesiz çalışmaya son verilmesini, İşsizliğin bitirilmesini, ekonomik büyümeden pay verilmesini istiyoruz. Taşeron işçiliğe son verilsin, güvencesiz istihdam hatasına düşülmesin istiyoruz. Bu kardeşlerimiz mutlaka güvenceli ve kadrolu olsun. 4/B ve 4/C’li bütün sözleşmeli personelin kadroya geçmesini istiyoruz. Üniversite mezunu işçilerin kadroya geçirilmesini istiyoruz. Vekil ebe ve hemşirelerin, vekil imamların, ek ders ücretiyle görev yapanların, usta öğreticilerin de kadrolu olmasını istiyoruz. Öğretmenden hemşireye, doktordan imama, iş ve meslek danışmanından sosyal çalışmacıya kamuda personel açığının kapatılmasını istiyoruz. Örgütlenmenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, Emeklilerimize ve Emniyet güçlerimize Sendika Hakkı verilmesini istiyoruz. Kamu görevlilerine yönelik bütün kılık-kıyafet dayatmalarının son bulmasını, Kamu görevlilerine siyaset hakkı, grev hakkı verilmesini, Ek ödemelerin tamamının emekli maaşına ve ikramiyesine yansıtılmasını, İşçi kardeşlerimizin kıdem tazminatlarına dokunulmasın istiyoruz. Bütün kamu görevlilerinin ek göstergeden yararlanmasını ve ek göstergelerin artırılmasını talep ediyoruz. Kadına ve kamu görevlilerine yönelik şiddetin sona erdirilmesini, Cinsel istismar suçlarına en ağır cezaların verilmesini istiyoruz. Kamu görevlilerinin işçilikte geçirdikleri sürelerin tamamının hizmetten sayılmasını istiyoruz. Yıpranma payı konusunda verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Biz, bu ülkenin kamu görevlileri - işçileri - emeklileri, kadınları - asgari ücretlileri - engellileri ve bütün vatandaşları için hakkımız olanı istiyoruz, haklarımızı istiyoruz. Toplu sözleşme görüşmelerinde üzerinde çalışılmasına karar verilen konularla ilgili takvimin hızla işletilmesini ve bu konuların kazanıma dönüştürülmesini hedefliyoruz. Memur-Sen olarak kazanmaya, kazanım üretmeye devam edeceğiz.”
AZERBAYCAN’A TAM DESTEK
Yalçın, Azerbaycan'da Sivil Toplumun Gelişmesine Yardım Derneği tarafından başlatılan “İşgale Dur De” kampanyasına da konuşmasında yer vererek Azerbaycan’a tam destek verdiklerini açıkladı. Başlatılan imza kampanyasına isgaledurde.com sitesine girerek, imza kampanyasına katılmaları için tüm kamuoyuna da Yalçın, çağrıda bulundu.
İşte Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın konuşma metni:
Maraş, Türkiye'nin kalem kaşıdır.
Maraş, Türkiye'nin köşe taşıdır.
Maraş, tarihleri inşa ettiren,
Koca Sinanların ustabaşıdır...
Diyor Arif Nihat ASYA.
Emeğin Kahramanları olarak; Alın terimizin hakkını haykırma gününde, Kurtuluş Savaşımızın Kahraman şehrindeyiz. Birliğin kahramanları olarak; Helal ekmek mücadelemizin dayanışma şöleninde, bağımsızlık meşalesini yakan Maraş’ın kahramanlarıyla birlikteyiz. Sütçü İmam’ın torunları olarak; Sömürüye, emperyalizme, kapitalizme başkaldırı bayramında, Maraş’ta tek yüreğiz. Barışın, kardeşliğin, adaletin kahramanları olarak; Küresel zorbalara karşı çıkma gününde, Mehmet Akif İnan’ın, Yedi Güzel Adam’ın fikir ocağındayız. Toplu sözleşmenin kahramanları olarak; Türkiye’deki, dünyadaki bütün çalışanlar için; Hakkı haykırmanın, özgürlükleri korumanın ve emeği yüceltmenin derdindeyiz.
İstiklal Madalyalı Kahramanmaraş’a, Türkiye’nin dört bir tarafından gelen, Müftülük meydanını dolduran Memur-Sen’li dava arkadaşlarım, Hepinizi Büyük Memur-Sen Ailesi adına sevgiyle, saygıyla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz, Birlik, Kardeşlik, Mücadele Günümüz kutlu olsun. Bugün buradan emperyalizme, emperyalistlere meydan okuyoruz. Terör örgütleri ve efendileri şunu bilin ki; Çağlardan çağlara, kuşaklardan kuşaklara süregelen kardeşliğimizle baş edemeyeceksiniz, yenileceksiniz, yok olacaksınız. Kapitalistler, tetikçiler, devlete paralel hat çekenler, hesap verecek, bedel ödeyeceksiniz. Sömürgeciler, kan emiciler, işgalciler, darbeciler, hep birlikte tarihin çöp sepetine gideceksiniz. Sesimize, sözümüze, güç katan; Emeği ile var olanlar, Memurlar, İşçiler, Emekliler, Emniyet Mensupları. Anadolu’mun gençleri, kadınları, esnafları, memleketimin çiftçisi, işsizi, yoksulu, ülkemin sanatçıları, sporcuları, gazetecileri, Güçlü Memur, Büyük Türkiye, Adil Dünya diye haykırdığımız 1 Mayısa, Müftülük meydanımıza hoş geldiniz.
1Mayıs’ı yakmadan, yıkmadan kutlayanlara selam olsun. İdrake irfan, kalbe sevgi yükleyen Eğitim Çalışanlarına, Akıl, ruh ve beden sağlığımızı koruyan Sağlık Çalışanlarına, Hak’ka teslimiyet rehberi Diyanet ve Vakıf Çalışanlarına, Yaşanabilir şehirler için seferber olan Yerel Yönetim Çalışanlarına selam olsun. Hayatımızı kolaylaştıran Büro Çalışanlarına, Helal gıdayı devlet politikası yapmaya çalışan Tarım-Orman Çalışanlarına, Enerjisini Türkiye için harcayan Enerji ve Sanayi Çalışanlarına, mekanla birlikte insana yatırım yapan, Bayındırlık Çalışanlarına, selam olsun. Dostları buluşturan, gurbeti sılaya kavuşturan Ulaştırma Çalışanlarına, Bilgiyi habere dönüştüren, iletişimi geliştiren Haberleşme Çalışanlarına, Kültürümüzü insanlıkla buluşturan Kültür Çalışanlarına, selam olsun. Kadın Komisyonumuza, Genç Memur- Sen’imize, Engelli Memur- Sen’imize, Emekli Memur- Sen’imize, Hak- İş’li kardeşlerimize, selam olsun. “Önce İnsan” diyenlere, Teröre karşı dik duranlara, Kardeşliğe katkı sunanlara, Vatan için, millet için, bayrak için sıra dağlar gibi duranlara, selam olsun. Sakarya’da Çanakkale’de, Bakırköy’de 1 Mayıs’ı kutlayan emekçilere, Ekranları başında heyecanımıza ortak olanlara, Türkiye’ye, Dünya’ya, selam olsun.
“Desen bin kere insanım. 'kanan kim? Hem niçin kansın? Hayır, hürriyetin, hakkın masun oldukça insansın. Bu hürriyet, bu hak bizden bugün âheng-i sa'y ister: Nedir üç dört alın? Bir yurdun alnından boşansın ter.” Dizeleriyle Mehmet Akif Soylu mücadelemizin yol haritasını çiziyor. Bu şuurla ve hep birlikte; Dünyayı, kartellerin, vahşilerin, zalimlerin, zorba yönetimlerin, sömürenlerin keyfine terk etmeyeceğiz. Memur-Sen, çağın erdemliler hareketidir, Memur-Sen, duruşuyla kamu görevlilerini koruyan kaledir. Memur-Sen, sendikacılıkta zirvedir. Memur-Sen, milletle beraberdir. Millet iradesini koruma derdindedir. Bu soylu mücadelede; 1 Milyon Mehmet Akif’le, 1 Milyon Aliya’yla, 1 Milyon Nene Hatun’la, 1 Milyon Mıllış Nuri’yle zirveden yeni ufuklara yürüyoruz. Değerli Kardeşlerim, Memur-Sen, çağı işgal eden, “Küresel Zorbaları” “Emperyalist Kurnazları”, “Kapitalist Kapkaççıları” yerle bir edecek diriliş ve direnişin dergahıdır. Bu bilinçle, Mali ve sosyal hakları artırmakla, Özlük ve çalışma şartlarını iyileştirmekle, İş güvencesinin garantörü olmakla yetinmedik, yetinmeyeceğiz.! Milletimizin, ülkemizin, ümmetin ve insanlığın beklentilerine yönelik sorumluluklar alıyoruz. Türkiye, müesses nizamın paradigmasından, prangalarından kurtulsun istiyoruz. Milletin egemenliğine kayıt ve şart konulmasın diyoruz. Büyük ve Güçlü Türkiye’nin kurulmasına sivil bir öncülük yapıyoruz. Çünkü Yeniden Büyük Türkiye davası, Bizim için muazzez, mukaddes bir davadır. Çünkü biz, aşksız, inançsız, ufuksuz, sevdasız bir hareket değiliz. Olamayız! Biz, ilkeleri, değerleri olan erdemliler hareketiyiz. Bizi özümüzden, kökümüzden koparmak isteyenler var. Kirli, kanlı ve sinsi saldırılarla Türkiye’yi hedef alanlar var. Canımızı yakmanın, Anadolu’yu bölmenin, peşinde olanlar var. Soruyorum; Fırsat verecek miyiz? Göz yumacak mıyız? Seyirci kalacak mıyız? Elbette hayır, tabi ki hayır… Anaları evlatsız, çocukları yetim bırakanlara, milleti gözyaşına boğanlara, çukur terörüyle vahşet saçanlara hak ettikleri cevabı vereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Emeğimizi değersizleştirenlerin, ekmeğimizi gasp edenlerin kurduğu çarkı biz yerle bir ettik. Dinimize, inancımıza, başörtüye hakaret edenlerin, İmam-Hatipliye, meslek liseliye, milletin seçtiği başörtülü vekile Zulüm edenlerin hakkından biz geldik. Bugün benzer amaçları gerçekleştirmeye yeltenenler, tarihe üstelik yakın tarihe bir göz atsınlar. Bu milletin, şefkat tokadı tarihçesini bir daha okusunlar. Silahlarını teslim etmeyenler, Küresel şebekelerin tetikçiliği için sıraya girenler, Millete ihanet edenler; Kandildekiler, okyanus ötesindekiler, Suriye’deki iç savaştan beslenenler, Milletin demir yumruğunu yiyeceksiniz.
Söz konusu olan Türkiye ise hiçbir kurum, hiçbir dernek, hiçbir parti, hiçbir cemaat kendi hesaplarını öne çıkaramaz. Çünkü Türkiye kazanırsa, mazlumlar kurtulacak. Türkiye kalkınırsa, insanlık kazanacak, adil bir dünya düzeni yeniden kurulacak. İnsanlık adaletle buluşacak, dünya barışla, huzur iklimiyle kucaklaşacak. Milletin geleceğine çukur kazan bölücüler de, devletin genetiğini ele geçirmeye çalışan paralel şebekeler de, bu ülkenin bu milletin yarınlarında olmayacak. Bizim medeniyetimizde DAEŞ’inyeri olamaz, olmayacak. Bizim idrak zeminimizde Boko Haram olamaz, olmayacak. Kardeşlik coğrafyasında, Anadolu’nun birlik mayasında PKK olamaz, olmayacak. PYD olmadı olamayacak. Bu toprakların kahramanlarının eliyle tarihten silinecekler. Biz hep buradaydık ve hep burada olacağız. Ümmetin ayağına dolanan, medeniyet coğrafyamızı zehirli sarmaşık gibi saran üç büyük fitne ateşini de el birliğiyle söndürmeliyiz. Mezhep fanatizmine düşmeden Mezhepçilik fitnesini bitirmeliyiz. Milli olmaktan vazgeçmeden Irkçılık fitnesini bitirmeliyiz. Ötekileştirme hatasına düşmeden terör fitnesini bitirmeliyiz. Birlik meşalesini hep birlikte yakmalı, 1 milyar 700 bin İslam alemini tek kılmalıyız.
Ümmetin Dirilişinin, İnsanlığın Zulme Direnişinin Öncüleri, Bu şahlanışı, bu dirilişi hem başlatmak hem başarmak zorundayız. Çünkü, Somali’de çocuklar, su ve ekmek bekliyor. Suriyeli yetimlere uzanacak el biziz. Filistinli mazlumları Siyonist işgalden kurtaracak güç biziz. El ele vereceğiz, güçlerimizi, gönüllerimizi birleştireceğiz. Kutu’l Amare Zaferindeki O Ruhu Kuşanırsak; Kardeşlerimiz Esed’in zulmünden kurtulacak. Putin’in ölüm uçaklarına Suriye semaları kapanacak. Siyonizmin hizmetçisi Mısır’ın darbecisi Sisi, Esmaları katledemeyecek. Ermenistan’ın Karabağ’daki işgali bitecek. Kendisini demokrasi beşiği sanan Batı’nın Suriyeli mazlumlara körlüğü, Filistin’in feryatlarına sağırlığı, kendisini vurmayan teröre duyarsızlığı son bulacak. Bunları başarırsak çok şeyi değiştiririz. Hazır mısın başarmaya? Kardeşlik coğrafyasını ayağa kaldırmaya var mısınız? Adaletin hakim olduğu yeni bir dünya kurmaya var mısınız? İnsanlığı vahşet baronlarından kurtarmaya var mısınız? Bu kararlı duruşunuz, sizlerden yükselen bu ses; Mazlum milletleri sömürenlerin, yok oluşunu müjdeliyor. Vahşet hazzıyla cinnet geçirenlerin, zulmederek kendinden geçenlerin yıkılışını haykırıyor.
Maraşlı Edelerim, “Hala açlıktan ölenler varsa bu dünyada, aslında ölen insanlar değil insanlıktır.”sözü yaşadığımız vakti özetliyor. Kapitalistlerin, emperyalistlerin utanmasını bekleyemeyiz, Sömürü baronlarının, silah tüccarlarının insanlaşmasını umarak zaman kaybedemeyiz. Her 5 saniyede bir çocuğun, yılda 18 milyon insanın beslenemediği için ölmesi ayıbına seyirci kalamayız. Emperyalizmin “Bana zenginlik, sana sefillik” diyen vicdansızlığını bitirmeliyiz. Dünyanın en zengin üç kişisinin serveti, 48 fakir ülkenin toplam servetinden fazla. Bir tarafta sürekli kazananlar, diğer tarafta açlıktan midesi kazınanlar. Bu nasıl bir adalet? An itibariyle dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimin toplam serveti, geri kalan yüzde 99’luk bölümün yani yaklaşık 7 milyar insanın birikiminden daha fazla. Lüks arabalarıyla su gibi benzin tüketmeyi marifet sayanlar ile temiz, bir bardak su içmeye hasret kalanlar aynı dünyada yaşıyor. Bu tabloların ressamları belli. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, IMF ve daha nicesi. Bunlar kapitalist arsızların yardakçısı, Emperyalist hırsızların erketesi. Sömürüyü sadece seyrediyorlar. Sonra da “iyilik meleği” rolüyle sahaya çıkıyorlar. BM istatistik tutuyor, ölü sayıyor. Dünya Bankası ve IMF,aç kalanların değil, aç bırakanların risklerini hesaplıyor. Sömürüye dair yeni haritalar çiziliyor. Arsızlar ve hırsızlar şebekesi, dünyanın farklı coğrafyalarında cirit atıyor. Utan Batı, Utan BM, Utan AB, Ne demişti Maraş’ın medar-ı iftiharı Üstad Necip Fazıl:
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Uyan Ey Doğu, Uyan Ey Müslüman, Uyan Ey Millet, Uyan Emekçi Kardeşim, Biz, dünyayı sömürü gezegenine dönüştüren, küresel hırsızları zenginleştiren emperyalist taksimi bozmanın, nimet ve külfet taksimini adaletle yaptırmanın seferindeyiz. Milletle birlikte, insanlık için bu seferi sürdüreceğiz. Biz, çözümü kendi değerlerimizde arıyoruz. Bizim çözüm ortağımız millet ve ümmet, çözümde yol haritamız kadim medeniyettir. Bizim çözümümüzün merkezi insan, adresi İslam’dır. Bazılarının kıblesi Batı, Kandil, Moskova ya da Pensilvanya olabilir. Bizim ki, Kabe’dir. Ayağa kalkan bu milleti, hiçbir güç engelleyemez! Emperyalizmi ve kapitalizmi besleyen üç şey var: Faiz, İsraf ve Haksız Savaş. Bu üç şeye esaslı itirazı sadece İslam yapıyor. Batılı sistemler Müslümanların ayağa kalkmasını bu yüzden engelliyorlar. O nedenle Müslüman ağırlıklı coğrafyaların enerjisini savaşlarla yok etmeye çalışıyorlar. İşte Orta Afrika Cumhuriyeti, İşte Arakan, İşte Patani, Doğu Türkistan, Afganistan, Bir tarafta Filistin, Suriye, Irak, Bangladeş, diğer tarafta Mısır, Kırım, Libya ve Çeçenistan. Savaşlar, baskılar, katliamlar, darbeler, sürgünler, zindanlar, açlık ve terör.
Batının küresel vesayet sisteminin baş aktörü NATO’nun,Suriye’deki tavrına bakın. Esed’le savaşmak yerine DAEŞ bahanesiyle PYD’ye alan açıyor. Bir tek Suriyelinin hayatını kurtarmış değil. O halde; “Ne işiniz var orada!” Bir yanda tek başına üç milyon Suriyeliye kucak açan Türkiye. Diğer yanda tek bir Suriyeli almamak için kıvranıp duran Batı. Fatih'in, Sultan Selahaddin'in torunları olarak, sadece medeniyet havzamızdan değil, bütün dünyadan zulmü ve vahşeti söküp atmalıyız. Bunun için, Eğilmemeli, Elif gibi dimdik durmalıyız. Zalimlerin kanlı senaryolarını yırtıp atmalıyız. Bütün bunları başarmak için; Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmalıyız. Yeni Türkiye’nin yol haritasını birlikte yazmalıyız. Türkiye Anayasa Platformunu bu amaçla kurduk. Milleti forsalaştıran, devleti kutsallaştıran, vesayeti derinleştiren cuntacıların ferman anayasasından kurtulmak için var gücümüzle çalışacağız. İnsan onurunu dokunulmaz, bireyi özgür, devleti demokratik kılan yeni bir anayasayı hep birlikte yapacağız. Biz bunun için çalışırken vesayet rejiminin bekçileri, tetikçileri vesayete suni teneffüs yapma derdindeler. Sahayı onlara bırakmayacağız. Yeni Anayasayı yazana kadar sahadan ayrılmayacağız. İstikrarımızı bozmaya çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Yeni, yerli ve milli nitelikte, evrensel ilkelere, insani değerlere dayalı toplumsal sözleşmeyi birlikte yazacağız. Toplu sözleşmede tarih yazan Memur-Sen’in birikimini, toplumsal sözleşmenin yazım sürecinde seferber edeceğiz.
1 Milyona koşan Büyük Memur-Sen ailesinin neferleri, Memur-Sen ayağa kalkarken, Toplu Sözleşme masasına çakılıp kalan sendikacılar, Memur-Sen büyüdükçe ufalan sendikalar, Merak ediyorlar. Memur-Sen bu dönem hangi kazanımları elde edecek. Haklılar, 1 Mayıs meydanlarından dile getirdiğimiz talepleri, toplu sözleşme masasına taşıdığımız teklifleri kazanıma dönüştürdüğümüzün farkındalar. Onların masadan eli boş döndüğünü ifşa, toplu sözleşme masasından istediğini alan sendikacılığı icra ettik. Buna devam edeceğiz. Kahramanmaraş’ın Müftülük meydanından gelin hep birlikte taleplerimizi haykıralım; Biz, emeğe, alın terine değer verilmesini, Ekmeğimizin artmasını, Saygın iş ve saygın emek konusunda ülkemizin dünya liginde zirveye çıkmasını istiyoruz. Biz, insan onuruna yaraşır çalışma şartları talep ediyoruz. İş güvencesi kırmızıçizgimiz diyoruz, güvencesiz çalışmaya son verilmesini, İşsizliğin bitirilmesini, ekonomik büyümeden pay verilmesini istiyoruz. Taşeron işçiliğe son verilsin, güvencesiz istihdam hatasına düşülmesin istiyoruz. Bu kardeşlerimiz mutlaka güvenceli ve kadrolu olsun. 4/B ve 4/C’li bütün sözleşmeli personelin kadroya geçmesini istiyoruz. Üniversite mezunu işçilerin kadroya geçirilmesini istiyoruz. Vekil ebe ve hemşirelerin, vekil imamların, ek ders ücretiyle görev yapanların, usta öğreticilerin de kadrolu olmasını istiyoruz. Öğretmenden hemşireye, doktordan imama, iş ve meslek danışmanından sosyal çalışmacıya kamuda personel açığının kapatılmasını istiyoruz. Örgütlenmenin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, Emeklilerimize ve Emniyet güçlerimize Sendika Hakkı verilmesini istiyoruz. Kamu görevlilerine yönelik bütün kılık-kıyafet dayatmalarının son bulmasını, Kamu görevlilerine siyaset hakkı, grev hakkı verilmesini, Ek ödemelerin tamamının emekli maaşına ve ikramiyesine yansıtılmasını, İşçi kardeşlerimizin kıdem tazminatlarına dokunulmasın istiyoruz. Bütün kamu görevlilerinin ek göstergeden yararlanmasını ve ek göstergelerin artırılmasını talep ediyoruz. Kadına ve kamu görevlilerine yönelik şiddetin sona erdirilmesini, Cinsel istismar suçlarına en ağır cezaların verilmesini istiyoruz. Kamu görevlilerinin işçilikte geçirdikleri sürelerin tamamının hizmetten sayılmasını istiyoruz. Yıpranma payı konusunda verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Biz, bu ülkenin kamu görevlileri - işçileri - emeklileri, kadınları - asgari ücretlileri - engellileri ve bütün vatandaşları için hakkımız olanı istiyoruz, haklarımızı istiyoruz. Toplu sözleşme görüşmelerinde üzerinde çalışılmasına karar verilen konularla ilgili takvimin hızla işletilmesini ve bu konuların kazanıma dönüştürülmesini hedefliyoruz. Memur-Sen olarak kazanmaya, kazanım üretmeye devam edeceğiz.
Yeni bir dünya kuracaksak, kendimizi Türkiye’yle sınırlamayacak, dünyaya Memur-Sen’i tanıtacağız. Dünyada tanışmadığımız sendikal hareket bırakmamalıyız. Biz, kardeşlik hareketiyiz. Biz, merhamet hareketiyiz. Biz, emeğin bekçisiyiz. Biz, bizi biz yapan değerlerin emanetçisiyiz. Biz, mazlumların dostuyuz. Biz, zalimlerin kâbusuyuz. Biz, Maraş kadar Gazze, Edirne kadar Kudüs, Diyarbekir kadar Kahire’yiz. Ağrı kadar Marakeş, Ankara kadar Kabil, İstanbul kadar Halep, Antep kadar İdlib, Mersin kadar Kerkük, Denizli kadar Erbil, Burdur kadar Buhara’yız. Biz, soylu mücadelenin onurlu neferleriyiz. Biz, Semerkand’ız. Biz, Mezopotamya’yız. Biz, Trakya’yız. Biz, Anadolu’yuz. Biz, Büyük Türkiye'yiz. Biz, Adil Dünyayız. Biz, Memur-Sen'iz. Genç Memur -Sen'in yiğitleri, Vefa çınarları emeklilerimiz, Memur-Sen’in engel tanımayan engelliler komisyonu, Memur-Sen’in dinamik kadın hareketinin öncüleri Şubelerimiz, temsilcilerimiz. Yüreği emekten yana atan kardeşlerimiz. Alın teri mücadelesinin sancaktarları. Bu kutlu yolda geri dönüş yok. Yılmak yok. Çekinmek yok. Korkmak yok. Durmak yok. “Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es” diyen Üstad Necip Fazıl’la sözlerimizi bitirelim. Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya. Kahramanmaraş Müftülük meydanını dolduran on binlerle, sizlerle 1 Mayıs’ı kutlamanın onurunu ve heyecanını bizimle yaşadığınız için, mitingimize katıldığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor; Kamu görevlilerinin, milletimizin, ümmetin ve insanlığın sesi olarak “Güçlü Memur, Büyük Türkiye ve Adil Dünya” için Büyük bir inanç ve kararlılıkta bundan böyle de mücadelemizi sürdüreceğimizden kimsenin korkusu olmamalıdır.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramımız kutlu olsun, ALLAH yar ve yardımcımız olsun.