MEMUR-SEN TÜRKİYE BULUŞMASI

01.08.2015 20:31

MEMUR-SEN TÜRKİYE BULUŞMASI

 

MEMUR-SEN TÜRKİYE BULUŞMASI’NDA KONUŞAN GÜNDOĞDU: EYLEME HAZIR OLUN

 

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, toplu sözleşme sürecinde istedikleri sonucu alamamaları halinde, teşkilatın eylemlere hazır olmasını istedi. 

 

Memur-Sen Türkiye Buluşması, ‘Hedef 700 Bin Üye, 11 Hizmet Kolu’nda Yetki ve Yeni Anayasa’ başlığı altında Antalya-Side’de gerçekleştirildi. Burada konuşan Genel Başkan Ahmet Gündoğdu, kırmızı çizgilerinin belli olduğunu, kamu çalışanlarını memnun etmeyecek hiçbir sonucu kabul etmeyeceklerini söyledi. Böyle bir tablonun ortaya çıkması halinde Memur-Sen teşkilatının her türlü eyleme hazır olması çağrısında bulunan Gündoğdu, “Toplu Sözleşme Yasa Tasarısı’nın Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüleceği gün, Ankara’da büyük bir eylem gerçekleştirdik. Neler yapabileceğimizi gösterdik” dedi.

 

Gündoğdu, “Başörtüsü yasağının kaldırılması, katsayı adaletsizliğine son verilmesi, Kur’an eğitimindeki yaş sınırlamasının kaldırılması, Milli Güvenlik dersinin kaldırılması, sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi, zorunlu kesintisiz eğitimi sonlandıracak adımların atılması, bir yılın sonunda baktığımızda doğru yolda olduğumuzu göstermektedir” şeklinde konuştu.

 

 

“2011 yılındaki büyük buluşmada yaptığımız konuşmada ve sonuç bildirgesinde yer verdiğimiz talep ve değerlendirmelere şöyle bir baktım. Değerlendirmelerimizin karşılık bulup bulmadığına, taleplerimizin karşılanıp karşılanmadığına ilişkin bir muhasebe yaptım. Çıkan sonuç, doğru yolda olduğumuzu, doğru yerde durduğumuzu ve toplumun taleplerine sözcü olduğumuzu gösteriyor” diyen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Üniversitelerde başörtüsü yasağının son bulmasını istemişiz, artık üniversitelerin giriş kapılarında başörtülü kızlarımızın önüne zulüm barikatları kurulamıyor. Öğrenci seçme sınavında uygulanan adaletsiz katsayı uygulamasının kaldırılmasını talep etmişiz. YÖK, farklı katsayı uygulamasına son verdi. Bu yıl yapılacak seçme sınavlarında, gençlerimiz hangi okuldan mezun olduklarına bakılmaksızın sadece sınavdaki başarılarına göre değerlendirilecek. Kur’an eğitimine yönelik hukuki ve insani olmayan yaş sınırlamasının kaldırılması gerektiğini deklare ettik. Yapılan yasal düzenlemeyle, yaş sınırı kaldırıldı ve çocuklarımızın Kur’an nuruyla tanışmasının önündeki engel kaldırıldı. ‘Sivil eğitim kurumlarında sivil öğretmenler ders vermeli, okullar kışla değil’ diyerek Milli Güvenlik dersinin kaldırılmasını ya da bu dersin branş öğretmenlerince okutulmasını istemişiz. Milli Güvenlik dersi kaldırıldı. Israrla dile getirdiğimiz sözleşmelilerin kadroya alınması talebini yinelemişiz. Genel Kurulumuzda bizzat Sayın Başbakan tarafından verilen müjdeyle, sözleşmeli personelin kadroya geçişi sağlandı. Bunun gibi onlarca talebimiz, bir yıl gibi kısa süre içinde kazanıma dönüştürülmüştür. Bu konuların her biri, daha düne kadar darbe ya da muhtıra sebebi kabul ediliyordu. Oluşmasında katkı ve pay sahibi olduğumuz demokrasi iklimi ve sivilleşme süreci sayesinde, 28 Şubat sürecinin ürünü olan zorunlu kesintisiz eğitime son verilmesi talebimizin karşılanması için adımlar atılıyor. Yine geçen yılki toplantımızda Konfederasyonumuzun ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile zararlı alışkanlıklara karşı sosyal sorumluluk projesi gündeme getirmiştik. Bu kapsamda, Yeşilay’la imzaladığımız protokolle ilk adımı attık. Bu başarılar, adanmış gönüllerin, gönüllü olmakla yetinmeyip yüreğiyle aklını birleştirerek eyleme geçenlerin eseridir. Her türlü sataşmaya kulak tıkayıp, hiçbir iftiraya aldırış etmeden Konfederasyonumuzu bugün itibariyle 550 bin üyeye ulaştıranların eseridir. Daha büyük başarılar için daha da büyümeliyiz. Bu yüzden, bu yıl hedefimizi, 700 bin üyeye çıkartıyoruz. İnşallah, bu hedefimize ulaşıncaya kadar işyerlerinden ayrılmayacağız, gece gündüz üye çalışması yapacağız.” 

 

Hem Hayati Yazıcı hem de Faruk Çelik’le hizmet kolu toplu sözleşmesinde uzlaştıklarını hatırlatan Gündoğdu, maliye kanadının baskısı üzerine bunun tasarıdan çıkarıldığını, tekrar yasaya girmesini sağlamak için çalışacaklarını kaydetti. Gündoğdu, dayanışma aidatı konusunda, sendikasızların dayanışma aidatı ödemesi için Kamu-Sen’le de anlaşmalarına karşın, en büyük sendikasında yetkiyi kaybeden Kamu-Sen’in, Demirel siyasetinde olduğu gibi dün dündür felsefesi ile bundan vazgeçtiğini ifade etti.

 

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun başkanının kim olacağının kanunla belirlenmesini istediklerini belirten Gündoğdu, bunun Bakanlar Kurulu’nun insafına bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi. 

 

Memur-Sen’i güçlü ve büyük yapanın öncelikle değerleri ve ilkeleri olduğunu dile getiren Ahmet Gündoğdu, büyük ve güçlü Memur-Sen ailesinin, değer ve ilkelerinin gereği vefayı önemsediğini, ‘erdemliler hareketi’nde alınteri bulunan herkese sahip çıkmayı görev saydığını; bu kapsamda, üniversitelerde başörtüsü yasağının kalkması, katsayı adaletsizliğinin son bulması noktasında emeği bulunan YÖK’ün eski başkanı Yusuf Ziya Özcan’a özgürlükçü çalışmalarına şükranlarını ifade ederek plaket verdiklerini hatırlattı.

 

Memur-Sen olarak, 28 Şubat sürecinin aktörlerinden de hesap sorulmasını, onların da bağımsız mahkemeler huzurunda yargılanmasını istediklerini vurgulayan Gündoğdu, “Evet, 28 Şubat ‘postmodern bir darbedir’ diye itirafta bulunan generallerin, YÖK’ü zulmün merkezine çevirenlerin, üniversitelerde ikna odaları kurarak genç kızlarımızın eğitim hakkını engelleyenlerin, 28 Şubat sürecinin puslu havasında bankaların içini boşaltanların, binlerce kamu görevlisini meslekten ihraç edenlerin, sürgüne gönderenlerin, yargısız infazlar yapanların, faili meçhul cinayet işlemek için çete kuranların hepsinin yargılanmasını, yaptıklarının bedelinin hukuk çerçevesinde ödetilmesini bekliyoruz” diye konuştu.

 

Kamu-Sen, KESK, CHP ve MHP’nin Memur-Sen’e yönelik eleştirilerde bulunduğunu kaydeden Gündoğdu, “Mehmet Moğultay’ın Çalışma Bakanı, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun genel müdür olduğu dönemde, SSK’da değil Memur-Sen’li, bir tane Kamu-Sen’li var mıydı? Hangi sendikanın kaç üyeye sahip olduğuna bakarsanız, yandaş ya da candaş olmaya meraklı sendikaları ve onları kimlerin yandaş haline getirdiğini rahatlıkla görebilirsiniz. Bizim, Mehmet Moğultay gibi şeriatçı, Osman Durmuş gibi arabasında üye formu taşıyan bakanlarımız olmadı” ifadelerini kullandı. 

 

KESK Genel Başkanının kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerini korumak yerine milletin birarada yaşama hakkına kast eden bir örgütün yandaşı olduğunun mahkeme kararıyla tescillendiğine dikkat çeken Gündoğdu, “Bize yandaşlık suçlaması yapmaktan utanmıyor. Anlaşılan, kamu görevlilerini sendikalarına üye yaparlarken, kendileri de illegal örgütlere üyelik başvurusu yapıyorlarmış” dedi.

 

Kamu-Sen’e de eleştirilerde bulunan Ahmet Gündoğdu, “Genel Başkanını seçemeyeceksin, bir siyasi partinin genel başkanının tayin etmesine razı olacaksın, SGK Yönetim Kurulu üyeliğine, deveyi yardan uçuran bir tutam ottur sözü gereği geçip, üyesini ve sendikasını satmış olmayacaksın; böyle konfederasyona yandaş bile denmez. Yandaş olmak için dik duruş gereklidir. Bunlardan yandaş değil, ancak yaver olur” şeklinde konuştu.

 

Komünistlere karşı üye toplayanla, faşistlere karşı üye toplayanların şimdi kanka olduklarını söyleyen Gündoğdu, şöyle konuştu:

 

“Şimdi diyorlar ki, bizim toplam üyemiz, Memur-Sen’in üye sayısından fazla. Böyle bir anlayış yok. Bu iki Konfederasyon, Memur-Sen’in yetkisini çalmanın hesabını yapıyorlar. Emek hırsızlığını engellemekle görevli sendikalar, emek hırsızlığı peşinde koşuyor. Kanun tasarısıyla ilgili getirdikleri teklifler, emek hırsızlığı peşinde olduklarını gösteriyor. Neymiş, ikisinin üye sayısının toplamı Memur-Sen’den fazlaymış. O zaman bize düşen, etkin bir çalışmayla bu söylemlerini ellerinden almak ve ikisinin toplamından daha fazla üye sayısına sahip olmak.” 

 

Ahmet Gündoğdu, konuşmasında güncel konulara ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Memur-Sen olarak, Kürtçülük üzerine bina edilmiş ve İmralı tarafından yönetilen PKK ile Türkçülük üzerine bina edilen ve şimdi Silivri sakini olanlarca yönetilen Ergenekon arasında fark olmadığını dile getirdiklerini anlatan Gündoğdu, “Her iki taraf da kendine göre yanlışlar oluşturmuş, kendine göre öldürme hakkı tanımış. Diyarbakır’dan çıkan kemikler bunu gösteriyor. Bu kemikler kim tarafından faili meçhul hale geldi, Uludere’de emri kim verdi, bunun ortaya çıkması lazım. Teröre alkış tutanların bütün oyuncakları ellerinde alınmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

 

Yeni anayasanın bireyi merkeze alan, hak ve özgürlüklerden yana, sendikal örgütlenmenin önünü açacak, inançlara saygılı, herkesin inancını inandığı gibi yaşamasının güvencesi olacak şekilde yapılması gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılandığı gibi, 28 Şubat sürecinin aktörlerine de yargı yolunun açılması gerektiğini ifade etti. 

 

Dünyada bir Arap baharı yaşanırken, Batı’da ve ABD’de demokratikleşme ve insan hakları bakımından sonbahara gidildiğini belirten Gündoğdu, Suriye’de barışın sağlanmasında öncü rolü üstlenmek isteyen ABD’nin Afganistan ve Irak’ta akıttığı kanlardan dolayı sözüne güvenilmediğini dile getirdi. Batının birçok konuda çifte standart içinde olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Bundan önce ismi aydınlanmanın anavatanı olarak geçen Fransa’nın adı bundan sonra karamsarlığın, hazımsızlığın anavatanı olarak değişmiştir” dedi.

 

Dindar nesil tartışmalarına da değinen Ahmet Gündoğdu, şunları kaydetti: “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içeriği zenginleştirilmeli, kalitesi artırılmalı, bu derse ilave olarak da isteğe bağlı din eğitimi dersine eğitim müfredatı kapsamında yer verilmelidir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitapları bile resmi ideoloji yansıtıyor. Gelecek nesilleri özgürleştirerek yetiştirelim. 18. Milli Eğitim Şurası’nda tekliflerimiz üzerine alınan din eğitimi ve öğretimi ile değerler eğitimine ilişkin kararlar hayata geçirilsin.”

İLGİLİ FOTOĞRAFLAR