AKİF İNAN'I ANMA VE ‘UNUTAMADIĞIM ÖĞRETMENİM' HATIRA YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ PROGRAMI YAPILDI

06.01.2016 00:26

AKİF İNAN'I ANMA VE ‘UNUTAMADIĞIM ÖĞRETMENİM' HATIRA YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ PROGRAMI YAPILDI

AKİF İNAN'I ANMA VE ‘UNUTAMADIĞIM ÖĞRETMENİM' HATIRA YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ PROGRAMI YAPILDI

Memur-Sen'in düzenlediği Mehmet Akif İnan'ı Anma ve "Unutamadığım Öğretmenim" Hatıra Yarışması Ödül Töreni programı Ankara'da yapıldı.

Programa sendikamız adına Genel Başkanımız Ömer Budak, Genel Başkanvekilimiz Gürbüz İnaltekin, Genel Başkan Yardımcılarımız Mevlüt Burgaç, Cengiz Bekar, Cüneyt Özban, Ankara PTT A.Ş. Genel Müdürlüğü Şube Başkanı Evren Akpınar, TRT Genel Müdürlüğü Şube Başkanları Yasin Gülünay, Tarık Sami Demirci, Sendikamızın Denetleme Kurulu Raportörü Mehmet Cemal Çivi, TRT Şube Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Avanos katıldı. 

Programda konuşan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğretmenlik hatıraları yarışmaları düzenlediği için Memur-Sen’e teşekkür ederek, “Mehmet Akif İnan Ağabey’e Allah’tan rahmet diliyorum. Öğretmenlik hatıra yarışmaları düzenlediği ve bir vefa örneği gösterdiği için Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen yöneticilerine teşekkür ediyorum” dedi.

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, Kurucu Genel Başkan Mehmet Akif İnan’ı vefatının 16. yılında anmak ve O’nun adına düzenlenen ‘Unutamadığım Öğretmenim’ konulu hatıra yarışmasında dereceye giren eser sahiplerine ödüllerini vermek üzere bir araya geldiklerini ifade ederek, “Başta Mehmet Akif İnan olmak üzere, Serdar Güllüoğlu’nu, Ahmet Yıldız’ı, Tahsin Suda’yı, İbrahim Keresteci’yi, Erol Battal’ı ve ahirete irtihal eden diğer kardeşlerimizi, ağabeylerimizi, ablarımızı minnet ve rahmetle anıyorum” diye konuştu.  Memur-Sen Onursal Başkanı ve Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu da, “Akif İnan Sendikacılıkta çığır açtı. Bugün mirasına sahip çıkanları kutluyorum” dedi.

‘BAKANLAR UNUTULUR, AMA ÖĞRETMENLER  ASLA UNUTULMAZ”

Millî Eğitim Bakanı (MEB) Nabi Avcı, ödül töreninde yaptığı konuşmada, programdaki öğrencileri ve öğretmenleri gıpta ile izlediğini, zira onların, mutluluklarını yaşarken birbirlerine ifade edebildiklerini de açıkladı. Bakan Avcı, millî eğitim bakanlarının bile unutulduğunu, ancak öğretmenlerin asla unutulamadığının altını çizdi,  verdikleri mükafatlarla öğretmenleri hatırladıklarını ifade etti. Bu vesileyle kendisinin de resim öğretmenini unutmadığını ifade eden Bakan Avcı şunları da konuşmasına ekleyerek anlattı: “Rahmetli resim öğretmenim Cevat Ülger’i anlatmak çok isterdim elbette. Cevat Ülger, Eskişehir Maarif Kolejinde resim öğretmenimizdi bizim. İlk tanışmamız hikayemiz de oldukça hoş ve sevimlidir. 1964 yılında Eskişehir Maarif Koleji hazırlık sınıfına başlıyoruz, o zamanlar maarif kolejleri 7 yıl; 1 yıl hazırlık, 3 yıl ortaokul, 3 yıl lise, yatılı okul, çarşamba günü resim dersimiz var, ilk dersimiz; Büyük sınıflardan ağabeyler üst devreler geldiler, dediler ki ´Yarın sizin resim dersiniz varmış, o resim dersine gelecek öğretmen Cevat Ülger, o komünisttir, onun söylediklerine fazla inanmayın dediler. Dikkatli olun o komünisttir´ dediler. Gün geldi Cevat Hoca geldi, derse girdi, herhalde o günlerde gözlerinde bir rahatsızlık var, siyah koyu güneş gözlükleri takmıştı. Cevat Hocayı öyle görünce dedik ki hakikaten komünistmiş. Bakan Avcı konuşmasının devamında şunları ekleyerek söyledi: “Yıllar geçti, Millî Eğitim Bakanlığında müşavir olarak göreve başladım, UNESCO toplantılarına zaman zaman bizi gönderiyorlardı da. Bir UNESCO toplantısında fırsat bulup toplantı arasında Modern Sanatlar Müzesi´ne gitmiş olduk. Müze çok büyük, bir hafta boyunca  gezseniz bitiremeyeceğiniz kadar büyük bir müze, galerilerden oluşmakta. Koşarak dolaşırken bir galeride, resimleri maksimum 10 saniye durmadan geçmek durumundayız, bir resim uzaktan çağırdı, ´gel bana bak´ diye. Resmin yanına gittim, mavi bir resim, ´Moda´dan Bakış´, ressam; Bedri Rahmi Eyüboğlu. Müze yetkililerinin söylediğine göre şimdi öyle midir bilmiyorum ama o tarihte Paris´teki Modern Sanatlar Müzesi´ndeki tek Türk ressam ve tek Türk ressamın resmi; işte o resim olmalıdır. Dedim ki işte öğretmen bu, öğrencisine hangi resme nasıl bakılacağını işte böyle öğretir bir öğretmen. Allah gani gani rahmet eylesin.”


Eskişehir, Bursa ve İstanbul´daki bazı camilerin mimarlığını Cevat Ülger´in yaptığını anımsatan Bakan Nabi Avcı, “Eskişehir’e yolunuz düşerse merkezinde Reşadiye Camisini göreceksiniz. Caminin mimarı; benim çok sevgili hocam Cevat Ülger’dir. Bursa’ya doğru yola çıkarsanız Eskişehir’den, yolun iki tarafında çok güzel iki tane küçük cami vardır, onların mimarı; benim sevgili hocam Cevat Ülger’dir. İstanbul’da Küçüksu’da camisi de vardır, vitrayları vardır ve öğrencileri vardır” diyerek konuştu.

 

“VEFA ÖRNEĞİ GÖSTEREN MEMUR-SEN’E TEŞEKKÜR EDİYORUM”

Konuşmasının sonunda Avcı, öğretmenlik hatıraları yarışmaları düzenlediği için Memur-Sen’e teşekkür ederek, “Mehmet Akif İnan Ağabey’e Allah’tan rahmet diliyorum. Öğretmenlik hatıra yarışmaları düzenlediği ve bir vefa örneği gösterdiği için Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen yöneticilerine teşekkür ediyorum” dedi.

YALÇIN: “AKİF  İNAN BİR EYLEM ADAMIDIR”

Mehmet Akif İnan’ın şair, yazar, öğretmen, sendikacı, mütefekkir, yayıncı, hatip, aydın, sanatçı ve aksiyon adamı olduğunu vurgulayan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, “Bugün Türkiye’nin dört bir yanında, bilhassa Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen teşkilatının organize ettiği etkinliklerle Mehmet Akif İnan anılmakta, düşünceleri ve eserleri anlaşılmaya çalışılmakta, mücadeleci yönü irdelenmekte ve örneklenmektedir. Bu ayrıcalıklı durum, İnan’ın bir düşünce adamı olmanın ötesinde bizzat sahaya inerek düşüncesini örgüt çatısı altında somut varlığa ve eyleme dönüştürmesi kaynaklıdır” dedi.

“EMEĞİN EN BÜYÜK SAVUNUCUSU OLMUŞTUR”

Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Akif İnan, öğretmen, kamu görevlisi, yerli ve Müslüman aydın sıfatlarını mezcederek aksiyoner fikir insanı kimliğini yüklenerek, 14 Şubat 1992 tarihinde Eğitim-Bir-Sen’in kurucu liderliğini üstlendi, ardından da, 9 Haziran 1995’te Memur-Sen Konfederasyonu’nu kurdu ve vefatına kadar da her iki kurumun Genel Başkanlığını yürüttü. Büyük bir medeniyetin fikir işçisi Mehmet Akif İnan’ın kurucu lider olmasının bir sonucu olarak, Eğitim-Bir-Sen bugün Türkiye’nin en büyük sendikası, Memur-Sen de Türkiye’nin en büyük konfederasyonudur. Mehmet Akif İnan’ın bu iki büyük eseri, bugün Türkiye’de demokrasinin, insan haklarının, emeğin en büyük savunucusu olmuş, bunun yanında dünyadaki mazlumların da en büyük sığınağı haline gelmiştir. Sendikacılık iradesini ‘Milli Eğitim Bakanı olmaktansa en büyük sendikanın genel başkanı olmayı tercih ederim’ ifadeleriyle ortaya koyan Mehmet Akif İnan’ın açtığı yoldan yürüyenlerin gerçekleştirdiği çalışmalarla, bugün 400 bin üyeye yaklaşan Eğitim-Bir-Sen, 1 milyona yaklaşan Memur-Sen ailesi vücuda getirilmiştir. Mehmet Akif İnan’ın vefat ettiği 6 Ocak 2000 tarihini de içinde barındıran süreçte Türkiye, 28 Şubat darbesinin ekonomiden siyasete, eğitimden diplomasiye, bireyden devlete birçok alanda oluşturduğu karanlığın içerisindeydi. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, 28 Şubat karanlığını dağıtan, derin devlet eliyle açılan kara delikleri kapatan ortak aklın öncü kuruluşları arasında yer aldı. Mehmet Akif İnan’ın ömrünü harcadığı ve ‘Büyük rüyalarla geçmişse ömür/Hiç yanmam ölümün her çeşidine’ beytinde de gerçekleşmesi bir tarafa, rüyasını bile bir ömre bedel gördüğü pek çok hayırlı gelişme, onun kurduğu Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in gayretleriyle, öncülüğüyle ve yol göstermesiyle hayata geçirilmiştir. Katsayı engeli, 8 yıllık kesintisiz eğitim başta olmak üzere, 28 Şubat uygulamalarının tümü tarihin çöp sepetine atılmış, Cumhuriyetin ilanıyla eş zamanlı kamuda başörtüsü yasağı kaldırılmış, okullarda, devlet dairelerinde, TBMM’de başörtüsüne özgürlük sağlanmıştır.”

“DÜNYA MAZLUMLARINA MERHAMET ELİNİ UZATMIŞTIR”

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’in, devletin demokratikleşmesi, bireyin özgürleşmesi, siyasetin sivilleşmesi, Türkiye’nin normalleşmesi noktasında atılan adımlara teşvik ve teklifleriyle destek olurken, darbeciler, vesayetçiler, ötekileştiriciler tarafından hedeflerine ulaşmayı engelleyen tehdit merkezi olarak görüldüğünü kaydeden Yalçın, “Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, sadece Türkiye’de emek ve özgürlük mücadelesinin öncüsü olmakla kalmamış; Filistin, Suriye, Mısır, Irak, Doğu Türkistan, Arakan, Bangladeş’te yürüttüğü çalışmalarla, nerede bir Müslüman’ın ayağına bir diken batmışsa onun acısını yüreğinde hisseden, ilgi ve duyarlılığını bütün dünyayı kapsamına alan bir merhamet örgütü hüviyetini taşımıştır" dedi.

Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, Mehmet Akif İnan’ın, ‘Türkümüz dünyayı kardeş bilendir/Gökleri insanın ortak tarlası’ mısralarının ışığında ‘kardeşlik ve insanlık; sınır tanımaz, ten rengine bakmaz, mazlumun kimliğini sormaz’ anlayışıyla, gözyaşının ve alın terinin renginin aynı olduğu gerçeğine dayalı insani bakışıyla, Nepal ve Filipinler’de meydana gelen tabii afetler karşısında da duyarlılık göstermiş, acıyı ve gözyaşını dindirmeye koşmuştur. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen bunun yanında, Fas’tan Moritanya’ya, Malezya’dan Kosova’ya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, dünyanın farklı ülkelerindeki emek hareketleriyle iş birliği noktasında çeşitli platformlar oluşturma gayreti içerisine girmiştir.”

 “ADININ VE ESERLERİNİN YAŞATICISI OLMAYI ASLİ SORUMLULUĞUMUZ OLARAK GÖRDÜK”

Ali Yalçın, Mehmet Akif İnan’ın ideallerinde yaşattığı ‘Büyük Türkiye’nin inşası doğrultusunda nitelikli eğitim, nitelikli toplum anlayışıyla çalışmalarını sürdüren Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, O’nun adının ve eserlerinin yaşatıcısı olmayı da asli sorumlulukları olarak gördüklerini dile getirerek, “Bu bakışla, Mehmet Akif İnan’ın şair, yazar, düşünce adamı kimliğiyle bıraktığı eserlerini kültür camiasının hizmetine sunmak için çalışmalar yapıyoruz. Akif İnan sağlığında, ‘Hicret’ ve ‘Tenha Sözler’ adlı şiir kitaplarıyla ‘Edebiyat ve Medeniyet Üzerine’ ve ‘Din ve Uygarlık’ adlı eserlerini yayımlamıştı. Biz de, geride bıraktığı yazılarını ve söyleşilerini işleyerek; ‘Mirası Kuşanmak’, ‘Edebiyat, Kültür ve Sanata Dair’, ‘Aydınlar, Batı ve Biz’, ‘Söyleşiler’, ‘Siyaset Kokan Yazılar’, ‘İslam Dünyası ve Ortadoğu’, ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri’, ‘Mehmet Akif İnan ile Sohbet’ adlarıyla kitaplaştırarak kültür dünyamıza kazandırdık. Eğitim-Bir-Sen, 2015 yılı Ocak ayında ‘Doğumunun 75. Vefatının 15. Yılında Mehmet Akif İnan Sempozyumu’ düzenlemiş ve bu sempozyumdaki bildirileri kitaplaştırarak yayımlamıştır. Sempozyum çerçevesinde; Yusuf Turan Günaydın ve Selma Günaydın ‘Mehmet Akif İnan Bibliyografyası’ hazırlamış, Ali Haydar Haksal ‘Bir Medeniyet Şairi Mehmet Akif İnan’ monografisini yazmış, her iki eser de Eğitim-Bir-Sen Yayınları arasında yerini almıştır. Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen, fikir ve sanat dünyasına, kültür haznemize O’nun kaleme aldığı eserlerin yanında, O’nu konu edinen eserleri de kazandırmak için faaliyetlerini sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

“İNSANIN YILDIZININ PARLAMASINA VESİLE OLAN ÖĞRETMENLERİN HİKÂYELERİNİ TOPLADIK”

Eğitim-Bir-Sen olarak, yıllardır, insanın yıldızının parlamasına vesile olan öğretmenlerin hikâyelerini topladıklarını belirten Yalçın, “Bu yarışmalar vesilesiyle öğretmenlerimizin kaleme aldığı metinlerdeki ortaklıklardan hareketle genç öğretmenlerimizin idrakine ortak akılla, ortak heyecanla, ortak dille tanımlanmış ideal öğretmen profili sunmak istiyoruz. Eğitim-Bir-Sen olarak, genç öğretmenlerimizi öğretmenlik sanatının incelikleriyle buluşturmak ve öğretmenliğe dair anıların yazılarak kayıt altına alınmasını teşvik etmek adına, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında Mehmet Akif İnan Hatıra yarışmaları düzenledik. Bu yarışmalarda 81 ilde birinci olan eserleri ‘Mum Işığında Son Mahnı’, ‘Yüreğimdeki Resimler’, ‘Yola Düşenler’ ve ‘Üşüyen Hayatlar’ adlı kitaplarda yayımladık, ayrıca Türkiye genelinde dereceye giren eserleri de, ‘Kelebeğin Rüyası’ adıyla ayrı bir kitap olarak yayımladık. Bu kitapları, yeni atanan öğretmenlerimiz önceliğinde Türkiye’nin dört bir köşesindeki on binlerce öğretmenimize ücretsiz ulaştırdık. Üniversitelerimizin öğretmen yetiştiren bölümlerinde öğrenim gören gençlerimizin öğretmenlik mesleğine yönelişlerine etki eden öğretmenlerini tanıyabilmek için, 2015 yılında yarışmamızı ‘Unutamadığım Öğretmenim’ başlığıyla düzenledik. Yarışma için gönderilen eserlerde gördük ki, fedakâr, cefakâr, kendisini insan yetiştirmeye adamış öğretmen nesli on yıllar öncesinde kalmış değil… Yüzlerce eserde, daha dün diyebileceğimiz yakın geçmişte hayata dokunmaya devam eden bir öğretmen nesli bulunduğunu gördük. ‘Unutamadığım Öğretmenim’ yarışmasına gönderilen eserlerin tamamında aslında bir tek öğretmen anlatılıyor. Anılarda dile getirilen sihirli ‘an’ların bileşkesi, ideal öğretmeni tanımlıyor. Bir ressamın resmin bütününü değiştiren sihirli dokunuşundaki gibi öğrencisine, insana, zamana ve mekâna, ana ve çağa dokunan öğretmeni” diye konuştu.

“DÜZENLEDİĞİMİZ YARIŞMALARLA İÇİNDE YAŞADIĞI VAKTE YÖN VERECEK YENİ MEHMET AKİF İNAN’LAR ARIYORUZ”

“Unutamadığım Öğretmenim temalı yarışmaya katılan her eserin, yaşanmış ve yön verici hadiseleri ihtiva etmesi, bir büyük kahramanının bulunması ve büyük bir emek mahsulü olması bakımından ayrı ayrı birincilik aldığını belirtmek istiyorum” diyen Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu eserleri kaleme alan kardeşlerimi tebrik ediyor, hepsine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Bugün vefatının 16. yılında anmak üzere bir araya geldiğimiz Mehmet Akif İnan, okuyan, yazan, düşünen, konuşan, eser veren, örgütleyen, eyleme geçen bir öğretmen olarak aradığımız ideal öğretmen profilini ortaya koymuştur. Eğitim-Bir-Sen olarak, O’nun adına düzenlediğimiz yarışmalarla aslında içinde yaşadığı vakte yön verecek yeni Mehmet Akif İnan’lar aramaktayız. Bugün, Ankara, İstanbul, Adana, Mardin, Batman, Bingöl, Ordu, Kahramanmaraş, Uşak, Van, Diyarbakır, Düzce’de, 21 ilk ve orta dereceli okula Ankara Fen Lisesi Edebiyat Öğretmeni Mehmet Akif İnan’ın adı verilmiş. Şanlıurfa’da adını taşıyan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kahramanmaraş’ta adı verilen mahalle, çeşitli illerde adının verildiği caddeler, adına açılan bilgi evi ve kütüphaneler, onun ‘Bütün giysileri yırtsak yeridir/Yeter bize vefa elbiseleri’ dizelerini doğruluyor. Bütün bunlar, Mehmet Akif İnan’ın, milletin reflekslerine sahip çıkmasının, milletin duyarlılıklarının kavgacısı olmasının millet nezdindeki karşılığının da ‘vefa’ olduğunu ortaya koymaktadır. Onun kurduğu Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü, en büyük emek hareketi durumuna erişirken, onun adı da dalga dalga yayılarak daha geniş bir halkada milletin gönlünde kendisine yer bulmuştur. ‘Kim demiş her şeyin bitişi ölüm/Destanlar yayılır mezarımızdan’ beytinin sırrı da herhalde bu olsa gerektir.”

 GÜNDOĞDU: “İNAN SENDİKACILIKTA ÇIĞIR AÇTI”

Programda konuşan Memur-Sen Onursal Başkanı ve Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu da, “Akif İnan Sendikacılıkta çığır açtı. Bugün mirasına sahip çıkanları kutluyorum” şeklinde konuştu. Gündoğdu, “Kudüs Şairi” Akif İnan’ın ülke ve insanlık için önemli bir değer olduğunu söyledi. Gündoğdu, Akif İnan’ı anmanın, çığır açanları anmak olduğunu sözlerine ekledi.

Unutamadığım Öğretmenim” hatıra yarışmasında “Hayırlı Bayramlar” adlı eseriyle Türkiye birincisi olan Derya Ödemiş de kısa bir konuşma yaparak ödülünü öğretmenine ithaf ettiğini söyledi.